Kinezyoloji, kas testi ile (bio-feedback) bedende rahatsızlığa yol açan dengesizlikleri saptamaya yarayan bir terapi biçimi. Kinezyoloji, yıllarca çalışma ve deneyim kazanmayı
gerektiren bir dal; bir zanaat ve beceri. Temeli Çin kökenli akupunktur tedavisine dayanan Kinezyoloji’de, bedendeki enerji dolaşımı ve sinir sisteminin işleyişi değerlendiriliyor.
Klinik Kinezyoloji, bir iyileştirme sanatı. Uygulanan kas testi ise geleneksel olmayan, biyo-enerjik metotlardan biri. Vücudumuzun bize sunduğu çeşitli mesajlar bulunduğu tezine dayanıyor ve geleneksel yaklaşımlarla cevap aradığınız sağlık sorunlarının derin nedenlerini ortaya çıkarmaya yarıyor. Kas testinin geri-bildirim sistemiyle, bu özel “vücut dili”ni yorumlamayı öğreniyoruz. Vücudumuz, kas testine verdiği tepkiyi değiştirerek bizimle konuşabiliyor. Vücuda özel sorular soruyor ve böylelikle ortaya çıkmakta olan sağlık sorunları ile ilgili cevaplar alıyoruz. Ayrıca, geleneksel laboratuar testleri ya da belirti analizi ile elde edilemeyen değerli bilgilere de bu şekilde ulaşılabiliyor.
Klinik Kinezyoloji’nin ilk adımı, aslında hayatımızın diğer her anında olduğu gibi dinlemeyi öğrenmek; vücudumuzun verdiği tepkilerin önemini fark ederek onu dinlemeye başlamak. Vücudumuzdaki her belirtinin birer sinyal ve uyarı olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Klinik Kinezyoloji’nin bakış açısına göre; belirtiler bizim dostumuz ve dinlenmesi gereken uyarı habercileri. “Vücut dili”ni ne kadar dikkatli dinlersek, o belirtilerin ne anlama geldiğini ve onlara nasıl tepki vereceğimizi de o kadar iyi bilir hale geliyoruz. Ayrıca klinik kinezyoloji için, zihin ve vücudu birbirine bağlayan enerji sistemini tanımak da çok önem taşıyor. Vücudumuzun nasıl konuşabileceğini aşama aşama öğrenmemiz gerekiyor.
İnsan vücudunun gizlerini keşfetmeye dayanan Klinik kinezyolojinin “da Vinci” si, 1 Aralık 1987’de bir araba kazasında ölen Dr. Alan Beardall olarak biliniyor.