İlk insanlar, deniz hayvanlarının kabuklarını kaşık yerine kullanmayı öğrendiler. Eski Yunanlılar da yumurta yemek için tahtadan kaşık yaptılar. 17. yüzyıla gelinceye değin, yemek pişirirken tencere ve kazanları karıştırmak için kullanılan kaşık, o dönemden sonra bıçak ve çatal ile birleşerek, yemek masalarındaki yerini aldı.
Kaşık, sofrada yemek yemede kullanılan bir mutfak eşyasıdır. Yarım küremsi şekliyle, temel olarak sulu yemekleri ağıza götürmekte kullanılır.
Salata, kızarmış patates, gibi büyükce parçalardan oluşan susuz yemeklerin tabağa servisi için kaşıklardan biri baş, yüzük, ve isaret parmağıyla, biri de yüzük parmağının sırtı, küçük, ve orta parmaklarla tutulur. Yüzük parmağı menteşe ekseni gibi kulanılır, kaşıkların geniş tarafları parmak hareketleriyle (en çok baş ve orta parmak) yaklaştırılıp uzaklaştırılarak yemek gerektiğinde tutulur gerektiğinde bırakılır.
Bazı büyük kaşıkların uçları sivri değil yassı ve kalın olur sapa dik bir çizgi oluşturur. Bunlar tavanın yassı dibine fazlaca ısınıp yapışan yemeklerin kazınarak yanmasının önlenmesi işine çok uygundur. Yassı olan uç ağzı ince yapılanlar ise yassı tencere dibinden az kalmış sıvı yemeklerin servisi için uygundur. Bazı ucu yassı kaşıkların uç çizgisi sapa dik olmaz; bunlar tencere iç duvarlarının kazınmasında işe yarar.
Adam boyu kaşıklar büyük kazanlarda düğün yemeği pişirirken faydalıdır. Orta boy kazan ve tencerelere uygun olan değişik boylarda kaşıklar ve kepçeler kullanılır.
Delikli kaşıklar pişirme sırasında sıvılaşamayan ya da eriyemeyen parçaların, veya yüzeyde biriken köpüklerin tencereden çikartılmasında işe yarar. Bazı delikli kaşıklar ve kepçeler suda pişirilip bir sonraki pişirme işlemine geçecek su böreği yufkası, makarna gibi yemekleri suyundan ayırırken, ve bazen salata servisinde işe yarar.
Kaşık, ayrıca halk müziğinde ve halk danslarında kullanılan müzik aletidir. Türkiye, Bulgaristan, Rusya ve Amerika’da halk müziği ve danslarında kullanılır. Türkiye’de şimşir ağacından yapılanlar tercih edilir.