Bira icadını belirli bir kültüre veya zaman dilimine atfetmek zordur, ancak dünyanın ilk fermente edilmiş içecekler, 12.000 yıl önce tahıl tarımının gelişmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Şeker içeren hemen hemen her tahıl, havada bununan mayalar sebebiyle kendiliğinden fermentasyona uğrayabildiğinden, Dünya çapında birden fazla kabile veya medeniyetin bira benzeri içecekleri bağımsız olarak geliştirilmiş olması mümkündür.
En eski kanıt
Bugüne kadar en eski kimyasal olarak kanıtlanan arpadan yapılmış bira, İran Zagros dağlarında bulunan Godin Tepe’sinde bulunmuştur. Burada yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen antik çömlek kavanozlarının kimyasal testleri sayesinde, biranın İran’da yaklaşık 7.000 yıl öncesine kadar üretildiği tespit edilmiştir. Bu keşif, fermantasyonun bilinen en eski kullanımlarından birini ortaya çıkarmıştır ve bugüne kadar bira ile ilgili ortaya çıkan en eski kanıt olmuştur.
Sümerler
Mezopotamya’da, biranın en eski kanıtı, 6.000 yıllık bir Sümer tabletidir. Bira tanrıçası Ninkasi’yi onurlandıran 3900 yıllık bir Sümer şiiri, hayatta kalan en eski bira tarifini içermekte ve arpadan ekmek ve bira üretimini anlatmaktadır. Çin’de, 5400 ile 4900 yıl arasında kalan çömlek kalıntıları, biranın arpa ve diğer tahıllar kullanılarak yapıldığını göstermektedir.
Eski Mezopotamya’da bulunan kil tabletler, bira üreticilerinin çoğunluğunun kadın olduğunu ve bira yapımının oldukça saygın bir meslek olduğunu göstermektedir.
1974 yılında Suriye’de Ebla’da bulunan Ebla tabletleri, biranın M.Ö. 2500 yılında kentte üretildiğini göstermektedir. Eski Babil’de de erken bira izleri ve demleme süreçleri ile ilgli kanıtlar bulunmuştur. Burada da bira üreticileri de kadınlar ve rahiplerdi. Özellikle dini seremonilerde bazı bira türlerinin içildiği bilinmektedir.
Mısırlılar
Birkaç antik kültür dışında Mısırlılar kadar biraya önem veren olmamıştır. Bira, 5,000 yıl önce Mısır firavunları günlük diyetinin bir parçasıydı. Pişmiş arpa ekmeğinden yapılıyor ve dini uygulamalarda da yer alıyordu. Giza Piramitinin inşası sırasında, her işçinin günlük dört ila beş litre bira hakları vardı. Antik Mısırda Firavunlardan köylülere kadar herkesin ve hatta çocukların bile günlük beslenmelerinin bir parçası olarak bira içilmekteydi. Bu eski biraların çoğu, adamotu, hurma ve zeytinyağı gibi sıra dışı katkılarla tatlandırılıyordu.
Avrupa
Bira, Avrasya ve Kuzey Afrika antik çağının tüm tahıl yetiştiren medeniyetleri için hayati önem taşıyordu. Bira Antik Roma’da en az şarap kadar popüler bir içecekti.
Bira, Neolitik Avrupa’da 5.000 yıl öncesine kadar biliniyor ve yerel ölçekte üretiliyordu. Orta Çağ’da Hıristiyan keşişler ve diğer zanaatkârlar bira içmeye başladıkları zamana kadar Avrupa’da bira yaygınlaşamamıştır.
Bira Avrupa’da Orta Çağ döneminde en yaygın içeceklerden biriydi. Üzüm yetiştiriciliğinin zor ya da imkansız olduğu Avrupa’nın kuzey ve doğu kesimlerindeki tüm sosyal sınıflar tarafından günlük olarak tüketiliyordu. Sanayi Devrimi öncesinde 7. yüzyılda bira Avrupa’da manastırlar tarafından, yerel ölçekte yapılmaya ve satılmaya devam etti.
13. yüzyılda Almanya’nın kuzeyinde başlayan şerbetçiotu kullanımı. hem bira yapım sürecini hem de biranın kalitesini geliştirdi. Alman topraklarından gelen diğer yenilikler, daha büyük ısıtıcısılar ve hızlı bira üretim yöntemleri idi. Hamburg’da kişi başına tüketim, 15. yüzyılda yılda ortalama 300 litreden 17. yüzyıla kadar 700 litreye çıkmıştır.
Serbetçiotu kullanımı önce Hollanda’ya ve daha sonra İngiltere’ye yayıldı. İngiltere’de15. yüzyılında, Ale olarak bilinen biralar vardı. Şerbetçiotu ile yapılan biralar, 1400’lü yıllara kadar Hollanda’dan İngiltere’ye ithal edildi. 1428’de İngiltereye şerbetçiotu dikimi başladı.
Gebot (Saflık Yasası)
1516’da, Bavyera Dükü IV. William, 20. yüzyılda hala kullanılan en eski gıda düzenlemesi olan Reinheitsgebot’u (saflık yasası) kabul etti. Saflık Yasası, bira bileşenlerinin su, arpa ve şerbetçiotu ile sınırlandırılmasını emrediyordu. Louis Pasteur’un 1857’deki keşfinden sonra biraya maya eklenmiştir. Bavyera kanunu, Almanya’da Otto von Bismarck yönetimindeki Alman İmparatorluğunda ve 1871 Alman birleşmesinin bir parçası olarak uygulanmıştır ve o zamandan beri bira üretiminde modern eğilimleri yansıtacak şekilde güncellenmiştir. Bu güne kadar, tartışmalı olmasına rağmen, Gebot, biralarda bir saflık işareti olarak kabul edilir.
Nispeten yeni zamanlara kadar bir çok bira türü fermente edildi. Alt fermantasyona uğramış biralar, 16. yüzyılda, uzun süre serin mağaralarda saklandıktan sonra tesadüfen keşfedildi. Büyük ölçüde, hacim bakımından en iyi fermente edilmiş biraları kalite olarak geride bıraktılar. Alt fermente biralar Pilsner ve Lager olarak adlandırılmaktadır.
1765’teki Buhar makinesinin icadı bir endüstride verimlilik artışına yol açtı. Sanayi Devrimi sırasında, bira üretimi endüstriyel boyutlara ulaştı ve yerel üretim 19. yüzyılın sonlarında önemli ölçüde sona ermiştir. Hidrometre ve termometrenin gelişimi, mayalama prosesinin daha fazla kontrol edilmesine ve sonuçların iyi olmasını sağladı.
Hidrometre, biranın fermente edilme biçmini değiştirdi. İlk biraları tek bir malttan üretiliyordu; örneğin kahverengi malttan kahverengi biralar, amber malttan sarı biralar, soluk malttan solgun biralar şeklindeydi. Hidrometre farklı maltlardan elde edilen verimi hesaplanmasını sağladı. Bu sayede soluk malt daha pahalı olmasına rağmen, daha ucuz maltlara kıyasla çok daha fazla mayalanabilir malzeme verdiğini gözlemlenmiştir. Örneğin, kahverengi malt çeyrek başına 54 kilo özü verirken, soluk malt 80 kilo vermektedir.
Bira Nasıl Yapılır
Bira yapmak için, arpalar ıslanıp bir hafta bırakılınca filizlenir. Bu sırada “amilaz” denilen maya da ürer. Filizlerin uzunluğu arpa boyuna yaklaşınca arpalardan koparılıp ayrılır. Arpalar kurutulup un yapılır. Yapılan bu una “malt” denir. Malt, sarı toz veya şerbet halinde “skorbut” denilen kanama ve zafiyyet hastalığında ve çocuk mamalarında kuvvet verici ve hazm için kullanılır. İçinde alkol yoktur. Malt, sıcak su ile karıştırılıp bırakılınca, içindeki amilaz, nişastayı mayalayarak parçalar. Maltoz denilen şekere çevirir. Bu şekerli sıvıya şerbetçiotu çiçekleri konulup kaynatılır. Bu ot, biraya koku verir ve berrak yapar. Soğutulup içine bira mayası konur. Bu maya maltoz şekerini mayalayarak parçalar; alkole çevirir. Bira hasıl olur. Çeşitli biralarda yüzde iki buçuk ile beş arasında alkol bulunur. Fazla içilince sarhoş yapar. Bira mayası, sarı toz veya yoğurt gibi lapadır ve canlıdır. Çıkardığı sıvıda “zimaz” veya “alkolaz” denilen bir madde ile “invertin” denilen madde vardır. İkisi de mayalama yapar. Bira mayası, bira fabrikasında kalan posadaki mayanın üretilmesi ile elde edilmekte, cilt, hazm ve göğüs hastalıklarında da kullanılmaktadır. Ekmek hamurunda da vardır.
Standart tek bir şişe biranın içinde asgari 20 gr alkol vardır. Bazı bira türlerinde bu miktarın 60-70 grama kadar yükseldiği de görülür. İki şişe biranın bir kimseyi rahat sarhoş edebileceği uzmanlar tarafından belirtilmektedir.