Karikatürü kim bulmuştur?
Karikatür kelimesi, “yüklemek” veya “abartmak” anlamına gelen İtalyan sözcükleri carico ve caricare’den gelmektedir. Karikatür herhangi bir insanın, fikrin veya bir olayın resimlendirilerek komik veya düşündürücü şekilde anlatılması. Bir insanın veya bir olayın ayrıntılarına girmeksizin, kısa, düşündürücü ve özlü bir fikir vermek veya genellikle güldürmek için bazı özelliklerinin göze çarpıcı bir şekilde resmedilmesidir. Karikatür, bir resim sanatıdır. Bu resimleri çizenlere “karikatürcü” veya “karikatürist”denir.
Karikatür, özelliği itibarıyla tanınan, bilinen orijinalinden farklıdır. Karikatür, konu olan bir kişinin veya bir olayın dikkati çekici özelliklerini ortaya koyar. Çoğu zaman kişinin bâzı özelliklerinin abartılmasını konu eden karikatür, o kişiyi hicvetmek, küçültmek ve onunla alay etmek vâsıtası olarak da
kullanılmaktadır. Alay etmek, insanların birbirlerini hafife alması, rencide etmesi, onu küçük ve gülünç duruma düşürmesi demektir. Bu hususta Avrupalı filozof Bergson “İnsanlar, yalnız insanları veya insanlarla ilgili olayları gülünçleştirmeyi düşünmüşlerdir.” demiştir.
Çok eski devirlerden beri karikatürün yapıldığı bilinmektedir. Antik Pompei şehrinde yapılan kazılarda, duvar ve vazolarda çeşitli karikatür örneklerine rastlanmıştır. Esas karikatür sanatı, Rönesans devrinde başlamıştır. Fakat sanat eleştirmeni Champfleury, eskiden yapılan resimleri karikatürden saymamaktadır. Resme konu olan kişilerin özellikleri aydınlatılmadığı için karikatür sayılmaz. Bunlara “burlesk” denir. Taş, tuğla, vazo ve duvar gibi yerlere yapılan karikatür, baskı makinesi bulunup da kitaplar ve gazeteler yayınlanmaya başlayınca daha da gelişti.
En eski karikatürlerin bazıları Leonardo da Vinci’nin eserlerinde bulunur. On sekizinci yüzyılda yaşamış İspanyol ressam Goya, siyasi karikatürleriyle ün yapmıştı. Aynı çağda yaşamış İngiliz ressamı William Hogarthda eserlerinde bu özelliğe çok yer verdi.
İlk Karikatür
1590’larda İtalyan Annibale Carracci (ve erkek kardeşi Agostino) caricare kelimesini çizdikleri bazı abartılı portre taslaklarında kullandılar. Bologna Akademisi’nde ders verdikleri sırada kendi sanatsal mizah teorilerini anlatmak için bu kelimeyi kullandıkları belirtilmektedir.
İlk Karikatür Kitabı
Karikatür çizimi üzerine ilk kitap İngiltere’de yayınlanan, 1762 yılında Mary Darly’nin Karikatürler Kitabı oldu. İlk bilinen Kuzey Amerika karikatürleri Quebec Savaşı sırasında 1759’da çizilmiştir.
İlk Gazete Karikatürü
Gazeteciliğe karikatürü ilk defa Fransız ressamı Charles Philippon getirdi. Hatta 1831’de Paris’te La Caricature Gazetesi’ni kurdu. Ondan sonra İngilizler ve Almanlar da karikatürü gazetecilikte kullanmaya başladı.
İlk Karikatür Dergisi
İngiltere’deki ünlü siyasi mizah dergisi Punch bu çığırın kısa zamanda gelişmesine yol açtı.
Karikatür, kendine özgü sadeliği ve didaktik (öğretici) tarafı sebebiyle herkes tarafından benimsendi. Karikatürde insanları veya tipleri hicivli olarak canlandırma şekli ilk olarak 16. yüzyılda olmuştur. Mesela, Agostino Carracci ve Giovanni Bernini tarafından ele alınmıştır. On altıncı yüzyılın tanınmış
karikatürlerinden birisi, küçük bir el arabasında midesini taşıyan ve bir yandan da kusan bir oburu tasvir eden Alman karikatürüdür.
Siyasi konuları işleyen karikatürler, 18. yüzyılda çoğaldı. Luterciliğin ortaya çıkışı İngiltere’de Hannover Hânedânıyla Jakobitler arasında meydana gelen olayları anlatan çizgiler önemli siyâsî karikatürler arasında sayılmaktadır. Son zamanlarda milletlerarası karikatürcüler arasında Fransa’da Sennep, Guérin ve Effel; İngiltere’de Sir David Low; Almanya’da da P. Simmel bilinmektedir. Şâir ve edipliklerinin yanında Victor Hugo ile Alfred de Musset birer karikatürcüydüler.
Türkiye’de İlk Karikatür
Türkiye’de ilk karikatür Osmanlı Devleti zamanında 1867’de yayımlanmıştır. 1870 yılında Teodor Kasap tarafından yayınlanan Diyojen dergisi ise ilk Türk mizah dergisidir. Bu dergiyi başkaları izlemekle birlikte, ilk karikatürlerin yayımlanmasından sonra uzunca bir süre karikatürsüz bir dönem yaşandı. II. Abdülhamid’in baskıcı yönetimi gazete ve dergilerin çıkmasını engellemiş, çıkabilenlerde de eleştiri amaçlı mizaha izin verilmemiştir.
Bu dönemde Türk karikatürü Türkiye dışında yayımlanan gazete ve dergilerde yer alarak sürdü. 1908’de II. Meşrutiyet’ten hemen sonra bu tür yerli yayınlar yeniden çoğaldı, bu da karikatürde bir canlanmaya neden oldu.
İlk dönem Türk karikatürünün özelliklerinden biri çizimlerin resim gibi oluşudur. Başka bir deyişle, karikatürler gerçekçi çizimler üstüne kuruluydu. Abartıyı sağlamak için düzenleme ve çizim özelliklerine önem veriliyor, gülmece daha çok yazıya dayanıyordu. Altyazılarda açıklamalar, karşılıklı konuşmalar yer aliyor, ayrıca çizimde gösterilen figürlerin üstüne de kim ya da ne oldukları yazılarak açıklanıyordu.
Türkler’in dışındakı Osmanlı uyruklar batılılaşma hareketine önemli katkıda bulunmuşlardır. Özellikle Ermeni kökenli sanatçılar, tiyatro ve mimarlık alanında olduğu gibi, karikatür alanında da batı etkilerine açık çalışmalarıyla tanınırlar.
İlk dönem karikatürcüleri, arasında Nişan Berberyan, Santr, Opçandassis’in yanı sıra Ali Fuat Bey gibi isimler vardır. Bu dönemde pek çok karikatür de imzasız olarak yayımlanmıştır. II. Meşrutiyet’i izleyen dönemde ise Sedat Nuri İleri, Scarselli, A. Rigopulos, Mehmed Baha, Halit Naci, Münir Osman yer alir. Dönemin en önde gelen karikatür sanatçısı ise Cemil Cem’dir.