Mancınık topun keşfinden önce özellikle kale duvarlarının yıkılması için kullanılan bir çeşit savaş aletidir. Çalışma prensibi, gerilip bırakılarak, ucundaki taşı ileri fırlatan sopanın çalışma düzeninin aynısı olan mancınığa “katapult” da denir. Mancınığa konan taş, gülle ve büyük oklar, uzak mesafelerden top mermisi gibi düşmanın üzerine atılırdı. Peki mancınığı kim icat etti.
Mancınık kim icat etti
Mancınıkların tarihi çok eski olup, efsaneye göre ilk olarak Nemrud zamanında kullanıldı. Hazret-i İbrahim’i yakmak için hazırlanan ateşe yaklaşılamadığı için Nemrad mancınık kullandı. İbrâhim aleyhisselâm mancınıkla ateşin ortasına atıldı. Fakat ateş yakmadı. Bundan sonraki yıllarda yaygın olarak istifade edilmeye başlandı. Fenikeliler tarafından çok kullanılan, o güne göre modern, bugüne göre ise çok ilkel olan mancınık, zamanla dünyaya yayıldı.
Daha gerçekçi bilgi ise mancınığın M.Ö. 399’da eski Yunan uygarlığında Syracuse’lu Dionysius tarafından icat edildiği yönündedir. Romalılar daha sonra manevra yapmak için mancınığa tekerlekler eklemişlerdir. Mancınık (balista olarak da bilinir) bin yıldan daha uzun süredir savaş için önemli bir silahtı. Çift silahlı bir mancınık (Trebuchet olarak da bilinir) Orta Çağ’da yaklaşık MS 1400’lerde Siena’lı Mariano Taccola tarafından icat edildi.
Çok ağır gülleleri fırlatmaya yarayan mancınıklar, M.Ö. 500 yıllarında Yunanlılar ve Kartacalılar tarafından kullanılıyordu. Yapılışlarının ise daha eski tarihlere dayandığından kuşku yoktur. Bu mancınıklar, iki ayrı türdeydi. Bazıları, dev kaya parçaları ya da alevli toplar fırlatıyordu. Bazılarından ise, çok büyük oklar ya da gülleler atmak için yararlanılıyordu. Menzilleri ise yaklaşık 500 metreydi. Ortaçağ’da bu silah, daha da geliştirildi.
Romalılar, kale ve şehir kuşatmaları sırasında ağır ve büyük taşları atabilecek bir aparat geliştirdiler. “taş mancınığı” adı verilen bu silâh, sağlam ve uzun bir ağaç koldan meydana gelmekteydi. Bir ucu bir çerçeveye takılı kolun öteki ucunda taş koymak için kepçeye benzeyen bir yuva vardı. Atma kolu bir boynuz yayla yukarı doğru fırlatılınca, büyük bir yastığa çarpıp ucundaki taşı fırlatıyordu.
Mangonel adı verilen diğer mancınık çeşidi, merkezinden bir mille hareket eden uzun bir koldan meydana gelmekteydi. Kolun bir ucunda taş atmaya yarayan bir sapan vardı. Öteki ucu ise, çekme halatlarına bağlanıyordu. Atış sırasında birkaç kişi, halatları, hızla çekip, kolu kaldırıyorlardı ve öteki uçtaki taşı atıyorlardı. Bu silâha “mangonel” adı verilmişti.
Terazili mancınık ise mangonelde kola bağlı halatları çeken insan gücü yerine, büyük bir karşı ağırlıktan faydalanılmaya başlandı. Bu tür mancınıklara “terazili mancınık” adı verildi.
Daha sonraları mancınığın yeni ve başka şekli olan buharlısı yapıldı. Bunlar kruvazör ile zırhlıların çoğunda kullanıldı. Bu tip mancınıklar 35 ton civarında ağırlığı olan uçakları 75 metreye kadar fırlatabiliyordu.