Kızarmış patates Anglosakson dünyasında Fransız kızarmış patatesi olarak bilinirdi. Amerika’ya kızarmış patatesin girişi, Fransa’da elçilik yapan Thomas Jefferson’un konuklarına kızarmış patates ikram etmesiyle başladı. İngiltere’de kızarmış patates, aşağı tabakanın yediği, İstanbul’un balık ekmek tarzı kızarmış balıkla yan yana gelince yaygınlaştı.
İsviçre’den gelen Gatti kardeşler Londra’da kızarmış patates sattıkları bir lokanta açmış ve iyi kazanç sağlamışlardı. Fakat balıkla birlikte tüketilen ve sanayi kesimlerinde yaygınlaşan kızarmış patates 1870’lerde Fransa’dan geldi.
Amerikan usulü kızarmış patates ise bir müşteri ile aşçıbaşının çekişmesi sonucu doğmuştur. Patates cipsi 1853 yılında New York’taki Moon Lake House Oteli’nin Kızılderili aşçısı George Crum tarafından hazırlandı. George Crum, müşterilerden biri, kızarmış patatesler çok kalın diye iki defa geri çevirince, patatesleri kağıt inceliğinde kesmiş ve müşteriler bu tarz patates istemeye başlayınca, lokantanın “spesiyalite”si olarak menüye dahil edilmiştir.
Patates cipsinin torbalanarak satılması 1920’lerde patates kesme makinesinin icadıyla yaygınlaşmış, fakat Kuzeyli çerezi olarak kalmıştır. 1920’lerde Herman Lay cipsi Güney’e tanıtmış, 1961’de mısır gevreği üreten bir firmayla birleştikten sonra çeşitli biçim ve tatlardaki ürünlerle dünyaya yayılan çerez sanayisi doğmuştur.
Türkiye’de yemek dışında, patlıcan, biber, domates kızartması ya-nına giren patates, birayla tercih edilmesi, çocukların çok sevmesi, lokanta-tostçu arası yerlerin çoğalması nedeniyle kızartma olarak da gittikçe yaygınlaştı. 1980’den sonra bakkallara giren paketlenmiş patates cipsleri rekabet konusu olmakla kalmadı, yeni çıkan bir gazetenin promosyon kampanyasının da parçası oldu.