Okyanusların ve denizlerin bu dönemsel (periyodik) kabarma ve alçalmalarına yani gel-git olayına, bir de gel-git akıntıları adı verilen yatay su hareketleri eşlik eder. Bu akıntılar, okyanuslarda, körfezlerde ve haliçlerde (ırmakların denizlere açılan ağızlarında) kendini gösterir. Gel-git akıntıları göller de de vardır; ama oralarda o denli hafif olurlar ki, etkileri önemsenmez.
Gel-git akıntıları da suyun kabarma ve alçalmalarına bağlı olarak periyodiktir. Su düzeyi her 6 saat 15 dakikada nasıl değişiyorsa, bu akıntıların doğrultuları da her 6 saat 15 dakikada bir değişir. Gel-git akıntısı denizden kıyıya doğru aktığında kabarma akıntısı, kıyıdan denize doğru aktığında ise çekilme akıntısı adını alır.
Kıyı yakınlarındaki gel-git akıntılarının bu düzgün geliş-gidiş hareketlerine karşın açık denizlerdeki gel-git akıntılarının hareketleri biraz daha karmaşıktır. Genellikle, açık denizlerdeki gel-git akıntıları dünyanın biçimi ve kendi ekseni çevresinde dönüşü nedeniyle burgaçtı akıntılardır, örneğin, tam öğle üzeri akıntı kuzeye doğru, saat 13,30’da kuzeydoğuya yönelik, saat 15.00’de doğuya, saat 18.00’de de güney yönünde olabilir. Geceyarısına yaklaşırken de akıntının yönü gene kuzeye dönmüş olabilir. Tıpkı düzenli bir gel-git olayı gibi, gel-git akıntılarının yön değiştirmelerinin tam bir devri, genellikle ve gözlemin yapıldığı yere bağlı olarak, 12,5 ya da 25 saat sürer.
Kabarma, çekilme ve burgaçlı akıntılar her zaman periyodik ve aynı yönde akmazlar. Bu nitelikleriyle, değişmez yönlü okyanus akıntılarından ayrılık gösterirler.
Gelgit veya med cezir, bir gök cisminin başka bir gök cismine uyguladığı kütle çekimi nedeniyle her iki cisimde meydana gelen şekil bozulmaları. En çok bilineni, her bir ay gününde Ay ve Güneş’in göreli konumlarındaki değişmeler sonucu kütle çekimlerinde meydana gelen farklılıklar nedeniyle deniz seviyesindeki yükselme ve alçalmalardır.
Galileo 1632’de yayımladığı “Gelgit Üzerine Diyalog” (Dialogue Concerning the Two Chief World Systems-Dialogue on the Tides) kitabında gelgit için “Denizdeki suların, Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi sonucu savrulmasıdır.” diyerek yanılgıya düşmüştür. Gelgitin kütleçekim kuvveti sonucu oluştuğu 1687’de Newton’ın Principia eserinde açıklanmıştır. 18.yüzyılda su yüksekliğini hesaplayacak tablolar geliştirilmiştir. Günümüzde ise su yüksekliği, akıntılar, gelgitin oluşacağı zaman bilgisayarlarla hesaplanmaktadır.