Turalemi Hastalığını kim buldu

Tularemi Hastalığı, tavşan vebası olarak da bilinir, öncelikle yabanıl hayvanlarda, kimi zaman da insanda görülen akut enfeksiyon hastalığı. İlk kez 1911’de California’da, Tulare ilinde yerde yaşayan sincaplarda saptanarak betimlenen hastalık insanda ilk kez 1914’te ABD’de görüldü. 1912’de elde edilen hastalık etkeni çok küçük bir bakteri olan Francisella Tularensis’tir. ABD’de insanda rastlanan vakaların yüzde 90’ında tavşanın; özellikle pamukkuyruk ada tavşanının (Sylvilagus), İsveç ve Norveç’te tavşan, Sovyetler Birliği’nde su farelerinin bulaşmada rol oynadığı bilinir. Sovyetler Birliği ve başka bazı ülkelerde hastalık etkeninin suyla taşınması sonucunda salgınlar ortaya çıkmıştır.

Francisella tularensis, M.Ö. 1715 ve M.Ö. 1075 yıllarında eski Kenan’da insan salgınlarının sebebi olarak tespit edilmiştir. M.Ö. 14. yüzyılda doğu Akdeniz’i rahatsız eden uzun süren bir salgın, Arwad-Fırat ticaret yolunda Kenan’da görülmüştür.

Tularemi bakterisi ilk olarak G.W. McCoy tarafından 1912’de izole edilmiştir.  Bilim adamları, tulareminin insan için tehlikeli olabileceğini tespit ettiler; Bir insan enfekte olmuş bir hayvana dokunduktan sonra enfeksiyona yakalanabilir. Bu hastalık genellikle avcılar, aşçılar ve tarım işçilerinde görülmektedir.

Hastalık insana doğrudan hastalıklı tavşanın leşine dokunmakla ya da sıklıkla Chrysops discalis türü sığır sineği olmak üzere bir böcek taşıyıcıyla dolaylı olarak geçer. Enfeksiyonun hayvanlar arasında yayılmasından Dermacentor, Hae-maphysalis, Rhipicephalus, Amblyomma ve Ixodes cinsi kenelerin sorumlu olduğu düşünülmektedir. Enfeksiyonun erişkin keneden yumurtaya geçmesiyle larva ve nemfler de hastalık kaynağı oluşturur.

Hastalık insanda, lezyonların oluştuğu bölge ve belirtilere göre ayırt edilen dört farklı biçiminde ortaya çıkar. Kuluçka devresi

3-5 gündür. Lezyonlar genellikle enfeksiyonun vücuda girdiği bölgede görülen ve ülserleşen bir kabartıyla başlar. Enfeksiyon daha sonra lezyonun yakınındaki lenf bezlerine yayılır. Gözde de sıklıkla iltihaplanma görülür, göz çevresindeki lenf bezleri de şişer. Genel belirtiler arasında baş ağrısı ve ateş sayılabilir. Hastalık 2-4 hafta sürer; ölüm oram yüzde 5’in altındadır. Koruyucu önlem olarak aşılama görece etkisizdir. Tedavide tetrasiklinler oldukça yararlıdır; en etkili antibiyotik streptomisindir. Ama bakteride streptomisine karşı direnç genellikle tedavinin ilk günlerinde gelişir.

Paylaşın Bilgi Çoğalsın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir