Telefonun geçmişten günümüze gelişimi
Elektromanyetik telefonun icadından önce, konuşma veya müziği daha uzak mesafelere iletmek için mekanik akustik cihazlar yapılmıştı. En eski mekanik telefonlar borular aracılığıyla ses aktarımına dayanıyordu. Akustik teneke kutu telefon veya sevgililerin telefonu olarak yüzyıllardır bilinen cihazlar iki diyaframın bir gergin bir tel ile birbirine bağlanması ve mekanik titreşimlerle tel üzerinden sesin iletilmesi mantığına dayanıyordu. Buna en basit örnek, iki kağıt bardak, metal kutu veya plastik şişelerin alt kısımları arasına gergince bağlanmış ip ile yapılan çocuk oyuncağıdır.
Mekanik Akustik telefonlarla ilgili bilinen en eski deneyleri, 1664’ten 1685’e kadar İngiliz fizikçi ve polymath Robert Hooke gerçekleştirmişti. 1667 yılında yapılan en işlevsel akustik tellli telefon ona aittir.
Kısa bir süre boyunca, akustik telefonlar ticari olarak elektrikli telefona küçük bir rakip olarak piyasada pazarlandı. Alexander Graham Bell‘in telefon patentinin süresi dolduğunda ve yeni telefon üreticileri rekabete katıldığında, akustik telefon üreticileri hızla piyasadan çekildiler.
Bunların yannda, borular içinden konuşma sistemleri özellikle gemilerde ve bina içinde uzun süredir yaygın olarak kullanıldı. Günümüzde hala eski tip gemilerde nadir de olsa kullanılmaktadır.
Telefon, elektrik telgrafın icadından ve onun üzerinde yapılan gelişmelerden doğmuştur. 1804’te İspanyol polimat ve bilim adamı Francisco Salva Campillo bir elektrokimyasal telgraf yaptı. Statik elektrik kullanan ilk çalışan telgrafı, 1816 yılında İngiliz mucit Francis Ronalds tarafından inşa edildi. 1832’de Baron Schilling tarafından bir elektromanyetik telgraf oluşturuldu. Carl Friedrich Gauss ve Wilhelm Weber, 1833’te Göttingen’de bir başka elektromanyetik telgraf yaptılar.
Telgraf ilk olarak Sir William Fothergill Cooke tarafından ticari hale getirildi ve İngiltere’deki Great Western Demiryolu üzerinde kullanıma girdi. 9 Nisan 1839’da işletmeye alındı ve Paddington istasyonundan West Drayton’a 13 mil (21 km) mesafede çalıştırıldı.
Bir başka telgraf, diğerlerinden bağımsız olarak 1837’de ABD’de Samuel Morse tarafından geliştirildi ve patentlendi. Asistanı Alfred Vail, Mors’la birlikte nokta ve çizgilerden oluşan Mors alfabesini geliştirdi. Amerika’nın ilk telgrafı mesajı, 6 Mart 1838’de Samuel Morse tarafından 2 mil (3 km) tel üzerinden gönderildi.
Telefonun icadı
Telefonun icadı için kimin telefonun mucidi ünvanını alacağı, telefonun patent haklarının sahibinin kim olacağı bir çok kez davalara ve tartışmalara konu olmuştur. Charles Bourseul, Innocenzo Manzetti, Antonio Meucci, Johann Philipp Reis, Alexander Graham Bell ve Elisha Gray, gibi isimler telefonun icadı ile tanınmışlardır. Telefonun tarihi ilk zamanlarda, pek çok kişinin ve ticari rakiplerin patentlerini iptal ettirmek için büyük davalara konu oldu. Sonuçlanamayan davalar neticesinde açıklığa kavuşturulamayan, iddiaların ve karşı iddiaların çokluğu nedeniyle kafa karıştırıcı ve sarsıcı sarsıcı bir hal aldı. Ancak Alexander Garaham Bell ve Thomas Edison patentleri ticari olarak belirleyici oldu. Bu iki isim telefon teknolojisine ve piyasasına hakim oldular. Davaların sonucunda sadece bu iki isim ve öldükten sonra Antonio Meucci lehine kararlar çıktı.
Modern telefon, birçok insanın çalışmasının sonucudur. Bununla birlikte, Alexander Graham Bell, ilk olarak telefonu “insan sesi veya diğer sesleri telgraf olarak iletme aygıtı” olarak kullanmıştır. Bell, çoğu zaman ilk pratik telefonun mucidi olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte, Almanya’da Johann Philipp Reis‘in icat ettiği telefon cihazı, bir telefon öncüsü olarak görülmektedir. İtalyan-Amerikalı mucit ve işadamı Antonio Meucci, ABD Temsilciler Meclisi tarafından, telefon için buluşun öncelikli sahibi olduğuna karar vermiştir.
Telefonun icadı ile ilgili en hararetli tartışmalardan biri Elisha Gray ve Alexander Bell arasında yaşanmıştır.
Telefon Santralinin İcadı
Telefon santralinin icadından önce, telefon karşılıklı olarak iki nokta arasında bağlanıyordu. Bu bağlantılar genellikle insanların evi ve işyeri arasında kuruluyordu. Bir telefon santrali, küçük bir alanda birden çok telefon hizmetinin tek bir merkez üzerinden verilmesini sağlamaktadır ve operatörler tarafından elle veya otomatik anahtarlama cihazları aracılığıyla bireysel telefon hatlarını birbirine bağlamaktadır. Santraller, telefon abonelerinin evler, işyerleri veya kamusal alanlarda birbirlerini aramalarını mümkün kıldı. Telefonları, birçok amaç için kullanılabilen, konforlu bir iletişim aracı haline getirdi ve yeni bir iletişim sanayi sektörünün yaratılması için ivme kazandırdı.
Telefon santrali, 1876’da Thomas Edison’un yanında telgraf santrali sistemi üzerinde çalışan Macar mühendis Tivadar Puskás (1844 – 1893) ‘ın ortaya attığı bir fikirdi. İlk ticari telefon santrali Connecticut New Haven’daki Boardman Binasında 28 Ocak 1878’de 21 aboneli olarak hizmete açıldı. George W. Coy, dünyanın ilk ticari kullanım için telefon santralini tasarladı ve üretti. Coy, Alexander Graham Bell’in 27 Nisan 1877’de New Haven’daki Skiff Opera Binası’nda yaptığı konuşmadan ilham aldığını belirtmiştir.
Bell konferansında, Connecticut, Hartford ve Middletown arasında, ilk olarak iş ve ticaretin yürütülmesi için üç yönlü bir telefon bağlantısı bulunan bir telefon santrlanin şemasını gösterdi. Coy, 3 Kasım 1877’de New Haven ve Middlesex ilçeleri için Bell Telephone Company’den bir franchise aldı. Coy, finansörler Herrick P. Frost ve Walter Lewis ile birlikte 15 Ocak 1878’de New Haven Bölgesi Telefon Şirketi’ni kurdu.
Coy tarafından üretilen santral, altmış dört müşteriye bağlanabilse de, aynı anda yalnızca iki görüşmeye izin veriyordu ve her çağrı için altı bağlantı yapılması gerekiyordu.
New Haven Bölgesi Telefon Şirketi, ayda sadece 1,50 dolar ödeyen 21 aboneyle faaliyete geçti. 21 Şubat 1878’e kadar, şirket tarafından ilk telefon rehberi yayınlandığında, elli abone rehberde yer aldı. Bunların çoğu, işletmeler, doktorlar, polis ve postane gibi yerlerden oluşuyordu. Sadece 11 konut vardı ve bunların dördü rehberdeki şirketle ilişkili kişilerdi.
New Haven Bölgesi Telefon Şirketi hızla büyüdü. 1880’e gelindiğinde, şirket Bell Phone Company’den Connecticut ve batı Massachusetts’in tümüne hizmet vermek için lisans aldı. Genişledikçe, şirket ilk olarak Connecticut Telefon Şirketi ve ardından 1882’de Güney New England Telefon şirketi isimlerini kullandı. Kurulacak ilk büyük telefon santralinin yeri 23 Nisan 1965’te National Historic Landmark binası olarak belirlendi. Ancak, 1973 yılında, binanın yıkılması ve bir otopark inşa edilmesi amacıyla vazgeçildi.
İlk Telefon Gelişmeleri
Aşağıdakiler telefonun gelişimi tarihinin kısa bir özetidir:
- 1667: Robert Hooke, mekanik titreşimlerle genişletilmiş bir tel üzerinden sesleri ileten bir telli telefon icat etti. “Akustik” veya “mekanik” (elektriksiz) bir telefon olarak adlandırıldı.
- 1753: Charles Morrison, elektriğin her bir harf için farklı teller aracılığı ile mesaj iletmek için kullanılabileceği fikrini ortaya attı.
- 1844: Innocenzo Manzetti ilk önce “konuşan telgraf” (telefon) fikrini öne sürdü.
- 1854: Charles Bourseul telefonun ilkelerini anlatan “Transmission électrique de la parole”, L’Illustration, Paris, 26 Ağustos 1854. makalesini yayınladı.
- 1854: Antonio Meucci, New York’ta elektrikli sesle çalışan bir cihazı gösterdi. Cihazzın tam olarak ne olduğu belli değildir.
- 1861: Philipp Reis ilk konuşma-iletme telefonunu icat etti.
- 28 Aralık 1871: Antonio Meucci, “Ses Telgrafı” adını verdiği bir cihaz için ABD Patent Ofisinde bir patent uyarısında bulundu (No. 3353, bir icat etme niyetidir, resmi bir patent başvurusunu değil)
- 1872: Elisha Gray, Western Electric Manufacturing Company’yi kurdu.
- 1 Temmuz 1875: Bell, teller üzerinden ses iletebilen, ancak net konuşma yapılamayan iki yönlü bir telefon yaptı. Bu telefonda hem verici hem de alıcı aynı membran elektromıknatıs enstrümanlardan oluşuyordu.
- 1875: Thomas Edison, akustik telgraf ile deneyler yaptı ve Kasım ayında elektro-dinamik bir alıcı oluşturdu, ancak bunu kullanmadı.
- 1875: Telefon santralinin mucidi Macar Tivadar Puskas ABD’ye geldi.
- 6 Nisan 1875: Alexander Graham Bell’e 161,739 nolu “Elektrik Telgraflar için Vericiler ve Alıcılar” icadı için ABD Patenti verilmiştir. Bu cihaz, alma ve verme devrelerinde titreşimli çoklu çelik teller ve çoğaltılmış frekanslar kavramını kullanıyordu.
- 20 Ocak 1876: Bell, telefon için patent başvurusunu notere imzalatarak onaylattı.
- 11 Şubat 1876: Elisha Grey, bir telefonda kullanmak için bir sıvı verici tasarladı, ancak bir tane bile üretmedi.
- 7 Mart 1876: Alexander Graham Bell’e telefon için 174,465 nolu ABD Patenti verildi.
- 10 Mart 1876: Bell’in, “Bay Watson, buraya gelin! Sizi görmek istiyorum!” cümlesi, bir sıvı verici ve bir elektromanyetik alıcı kullanılarak iletilen ilk telefon konuşmasıydı.
- 30 Ocak 1877: Bell’e, sabit mıknatıslar, demir diyaframlar ve bir çağrı zili kullanan bir elektromanyetik telefon için 186,787 nolu ABD Patenti verildi.
- 27 Nisan 1877: Edison, bir karbon (grafit) vericisi üzerindeki bir patent için patent dosyası hazırladı. Açılan dava nedeniyle 15 yıllık bir gecikmeden sonra 3 Mayıs 1892’de 474,230 sayılı Patenti alabildi. Edison’a 1879’da bir karbon granül vericisi için 222.390 sayılı patent verildi.
- 6 Ekim 1877: Bilim dergisi Scientific American, Bell’in icat ettiği zili olmayan telefonu konu eden ilk yazıyı yayınladı.
- 12 Kasım 1877: İlk ticari telefon şirketi Siemens’in Berlin, Friedrichsberg’de telefon işine girerek zili olan telefon cihazları üretmeye başladı.
- 1877: Boston’da ilk deneysel telefon santrali kuruldu.
- 1877: İlk uzun mesafe telefon hattı çekildi.
- 1877: Emile Berliner telefon vericisini icat etti.
- 28 Ocak 1878: New Haven, Connecticut’ta ilk ticari ABD telefon santrali açıldı.
- 1887: Tivadar Puskás multiplex santrali icat etti.
- 1915: NewYork’ta bulunan Alexander Graham Bell ve California, San Francisco’da bulunan asistanı Thomas Augustus Watson arasında eyaletler arası ilk uzun mesafe telefon görüşmesi törenle yapıldı.
İlk Telefonlar
Erken telefonlar teknik olarak birbirinden farklıydı. bazılarında sıvı vericiler kullanılırken bazıları dinamik vericiler ile çalışıyordu. Dinamik olanların diyaframları, sabit bir mıknatıs etrafında tel bir bobinin titreşmesi ile çalışıyordu. Bu tür sesle çalışan telefonlar, 20. yüzyılda kendi elektrik gücünü yaratma kabiliyetinin hayati öneme sahip olduğu askeri ve denizcilik uygulamalarında az sayıda olsa da hayatta kalmayı başardılar. Bununla birlikte, çoğu, indüksiyon bobinlerine ihtiyaç duysalar da, aslında empedans uyumlu transformatörleri etkileyerek hat empedansına uyumlu hale getirmek için diğerlerinden daha yüksek olan Edison / Berliner karbon vericileri kullanmışlardır. Edison patentleri Bell’in tekelini 20. yüzyıla yaydı, bu sayede telefon şebekeleri telefona göre daha önemli hale geldi.
Erken telefonlar, dinamik bir verici kullanarak ya da vericiyi yerel bir batarya ile besleyerek çalışıyordu. Servis personellerinin işlerinden biri, pilin durumunu incelemek için her bir telefon abonesini periyodik olarak ziyaret etmekti. 20. yüzyılda, “ortak pil” operasyonu, ses sinyallerini taşıyan aynı teller üzerinden ve telefon santralinden verilen elektrik ile güçlendirildi. Yüzyılın sonlarında, kablosuz telefonlar yerel pil gücünün yeniden canlanmasını sağladı.
En erken telefonlarda ses iletimi ve alımı için sadece bir tel vardı ve telgraf sistemlerinde olduğu gibi bir dönüş yolu kullanıyordu. En eski dinamik telefonlarda ses için sadece bir tane açıklık vardı ve kullanıcı aynı delikten sırayla dinleme ve konuşma yapıyordu. Bazen cihazlar her iki tarafta da birer çift halinde çalıştırılarak, konuşmayı daha uygun ama aynı zamanda daha pahalı hale getirmişti.
İlk başta, bir santralin faydası anlaşılamadı. Bunun yerine, bir tanesi ev için, diğeri de işyeri için ikişer tane olarak abonelere kiralanmıştır. Aralarında bir hat kurmak için telgraf müteahhitleri ile anlaşmak gerekiyordu. Üç veya dört farklı mağaza, tedarikçi vb. ile konuşmak isteyen kullanıcılar, üç veya dört çift telefon alıp aralarınada hat çektiriyorlardı. Halihazırda telgraf santrali kullanan Western Union, New York ve San Francisco’daki telefonları için santral sistemine çabucak geçiş yaptı.
İlk telefon santrali, 1878’de New Haven’de (Connecticut) kuruldu. Bir yıl sonra ise, buna benzer bir başka santral Londra’da kuruldu. Bu ilk santrallerde hatlar, fişleri gerekli yerlere takan operatörler aracılığıyla birbirine bağlanıyordu.
1889’da şehir içi santralının yetersizliğine kızan Amerikalı müteahhit Almon Strowger otomatik bir ayırıcı tasarladı. İlk otomatik santral İndiana’da 1892 yılında açıldı. Strowger’ in elektromekanik ayırıcısı, gelecek yüzyılın ilk yarısında dünyanın bütün telefon santrallarında kullanılan standart bir araç durumuna geldi.
1926’dan sonra bir Amerikan icadı olan çapraz kollu santraller, İsveç’de Strowger santralinin yerini aldı. Bu santral, 1960’da bütünüyle elektronik bir santralin geliştirilmesine karşın, Amerika’da ve İngiltere’de bugün hâlâ kullanılmaktadır.
Mikrofonun İcadı
1877 ve 1878’de Edison, Bell’in tüm telefonlarında kullanılan karbon mikrofonu icat etti ve geliştirdi. 1980’lere kadar telefonlarda bu mikrofon kullanıldı. Uzun süren patent davalarından sonra, federal bir mahkeme 1892’de Edison’un mikrofonun mucidi olduğunu ve Emile Berliner’in davayı kaybettiğine hükmetti. Karbon mikrofon, 1920’lerde radyo yayıncılığı ve halka açık konuşmalarda da kullanıldı.
1890’larda, üç parça halinde paketlenmiş yeni bir telefon modeli, olan Şamdan Telefon tanıtıldı. Ahizesi, şeklinden dolayı “şamdan” olarak adlandırılan bir stand üzerinde bulunuyordu. Kullanılmadığı zaman, ahize, “anahtar kancası” olarak bilinen bir kancaya asılı şelikde duruyordu.
Bu sırada beşik tasarımları da piyasaya çıkmaya başladı. Alıcı ve verici aynı yer üzerindeydi. Beşik olarak adlandırılan tabanın üzerine, mandalı aşağı bastırarak hattı kapatma görevi gören yuva üzerine yerleştiriliyordu.
AC güç kablolarının yanında gelen çapraz kablo ve hum gibi tek telli işlemlerin dezavantajları, uzun mesafeli telefonlarda, dört telli devrelerin kullanılmasına yol açtı. 20. yüzyılın başında kullanıcılar kendi telefonlarından uzun mesafe aramaları yapamamıştır. Yurt dışı aramalar için santrallerdeki operatörlerden randevu alarak görüşmeler yapılabilmiştir.
1893’te, Dünya genelinde 100 kişiye düşen telefon sayısına göre dünyanın önde gelen ülkesi, tüm ülkede 0.55 oranı ile İsveç oldu. O yıl için ABD’de oran 0.40 olmuştur. İsveç’te telefon hizmeti, çeşitli kurumsal yapılar aracılığıyla gelişti. Uluslararası Bell Telefon Şirketi (ABD çok uluslu), kasaba ve köy kooperatifleri, Stockholm Genel Telefon Şirketi (İsveç özel şirketi) ve İsveç Telgraf Dairesi (bir bölümü İsveç hükümetine ait) Stockholm adalardan oluştuğu için, denizaltı kablolarını yaygın olarak kullanmak zorunda kalmıştır. Bell Telefon, General Telefon Şirketi ve İsveç Telgraf Dairesi arasındaki rekabet yoğun oldu.
1893’te ABD telefon yoğunluğu bakımından İsveç, Yeni Zelanda, İsviçre ve Norveç’in önemli ölçüde gerisinde kaldı. ABD, 1893 ve 1894 yıllarında Bell patentlerinin sona ermesinin ardından kurulan birçok bağımsız telefon şirketinin yükselişiyle dünya lideri oldu.
20. Yüzyılda Telefonun Gelişimi
ABD’de 1904’te üç milyondan fazla telefon manuel santral sistemi ile bağlandı. 1914 yılına gelindiğinde, ABD telefon yoğunluğunda dünya lideriydi ve İsveç, Yeni Zelanda, İsviçre ve Norveç’in iki katından fazla tele yoğunluğa sahipti.
Bell’in model 102 telefonu da dahil olmak üzere 20. yüzyılın başlarında telefonun en popüler ve en uzun ömürlü fiziksel tarzı klasik beşik telefon olduğu ortaya çıktı. Bir karbon granül vericisi ve elektromanyetik alıcı, kullanılmadığı zaman ana ünitedeki bir kızağa yerleştirilen tek parçadan oluşan ahizeden oluşmaktaydı. Tabandaki döner numara çevirici aracılığıyla, hat akımını sürekli olarak fakat çok kısa sürelerle, her bir rakam için 1’den 10’a kadar aralıklarla keserek arama yapılyordu.
Sonraki yarım yüzyıl boyunca, telefonun arkasındaki ağ giderek daha büyük ve çok daha verimli hale geldi. Tuşlu Touch-Tone sinyalleri 1960’lı yıllarda döner numara kadranının yerini aldı.
Cep Telefonunun icadı
Cep telefonlarının geçmişi, taksiler, polisler, trenler ve benzerleri gibi araçlarda sürekli olarak bulunan iki yönlü telsizlere kadar izlenebilmektedir. Transportables veya “çantalı cep telefonları” gibi daha sonraki versiyonlar ortaya çıktı.
1947 yılının Aralık ayında, Bell Labs mühendisleri Douglas H. Ring ve W. Rae Young, cep telefonları için altıgen hücre aktarım sistemini sundular. Ayrıca, Bell Labs’den Philip T. Porter, hücre kulelerinin, merkezlerden ziyade altıgenlerin köşelerinde olmasını ve 3 yönde 3 komşu altıgen hücrelere aktaracak / yönlendirecek antenlere sahip olmasını gerektiğini önerdi. Teknolojinin o zaman yeterince gelişmemiş ve radyo frekanslarının henüz tahsis edilmemiş olmasından dolayı hücre teknolojisi 1960’lı yıllara kadar gelişemedi. 1960’da Bell Labs mühendisleri Richard H. Frenkiel ve Joel S. Engel elektronik cep telefonu ağı üzerinde yaptıkları çalışmalarla hücresel telefon sistemin gereçeğe dönüştürdüler.
3 Nisan 1973’te Motorola’nın genel müdürü Martin Cooper, gazetecilerin önünde AT & T’nin Bell Labs’deki araştırma yöneticisi Dr. Joel S. Engel’le bir cep telefonu görüşmesi yaptı. Bu arama hücresel cep telefonu çağını başlattı.
Bu arada, ilk okyanus aşırı çok kanallı telefon kablosu olan TAT-1 kablosunun 1956 yılında açılışı ve daha sonra uluslararası doğrudan çevirme, çeşitli kıta telefon şebekelerini küresel bir ağa oturtmak için önemli adımlardı.
Kablo televizyon şirketleri, 1980’lerin sonlarında, büyük telefon şirketleri ile birlikte telefon hizmetleri sağlamak için, hızlı gelişen kablo ağlarını, Birleşik Krallık sokaklarının altındaki kanallara yerleştirmeyebaşladılar. İngiltere’deki ilk kablolu operatörlerden biri olan Cable London, ilk kablo telefon müşterisini 1990’larda bağladı.
20. yüzyılda kadınların telefon kullanımı
Telefonun gelişimi modernizasyon için en etkili şeylerden biri oldu. Banliyölerin gelişmesine, evlerin ve iş yerlerinin birbirinden uzaklaşmasına yardımcı oldu.
20. yüzyılda kadınlar telefonun en yaygın kullanıcıları oldular. Kadınların telekomünikasyon sektöründe resepsiyonist, sekreter veya operatör olarak çalışabilmelerine imkan yarattı. Telefon ağlarının kullanılmasında sosyal ilişkiler esastır, bu nedenle erkeklerden daha çok sosyalleşme imkanına sahip oldular.
Hem tarihsel olarak hem de halihazırda bugün, kadınlar, telefon görüşmelerinden, doktorun randevuları ve toplantıları ile ilgili çağrılar gibi, kamusal ve özel alanları birbirine bağlamaktan sorumlu oldular. Telefon, kadının sosyal alandaki güvensizliğini azaltarak iş hayatına daha kolay adapte olmalarını sağladı.
21. Yüzyılda Telefonun Gelişimi
Internet Protokolü (IP) telefonu ya da diğer adıyla VoIP, geleneksel telefon ağ teknolojileri yerine hızla gelişen bir teknolojidir. Ocak 2005 itibariyle Japonya ve Güney Kore’de abonelerin % 10’u VoIP telefon hizmetlerine geçti.
IP telefonu, konuşmaları veri paketleri olarak iletmek için bir geniş bant İnternet hizmeti kullanmaktadır. Geleneksel eski telefon hizmeti (POTS) sistemlerinin yerine kullanılabilmesinin yanı sıra WiFi bağlantı noktaları üzerinden ücretsiz veya daha düşük maliyetli telefon hizmeti sunarak cep telefonu şebekeleriyle rekabet etmektedir. VoIP, harici telefon şebekesine bağlı olabilmekte veya özel kablosuz ağlarda da kullanılabilmektedir.