Kopernik (Nicolaus Copernicus), Dünya’nın güneşin yörüngesinde döndüğüne dair kanıtlarını yayınlayarak, gezegenimizin evrenin merkezi olmadığını ispatladı. Bu kanıtlar bilimsel devrimin başlangıcını oluşturdu. Kademeli olarak, Copernicus’un (Günmerkezlilik) heliosentrik teorisinin kabulü ve bununla birlikte, özellikle Galileo Galilei ve Johannes Kepler’in ellerinde bilimsel bir devrime dönüştü.
Çocukluk Dönemi
Nikolas 10 yaşındayken babası öldü. Soylu amcası Lucas Watzenrode onun koruyuculuğunu üstlendi.
Eğitim Hayatı
Kopernik, 1491 yılında 18 yaşında, astronomi, matematik, felsefe ve fen bilimlerini okuduğu Krakow Üniversitesi’ne kaydoldu. Ana ilgi alanları aldığı kitaplara yansıyordu:
- Euclid tarafından Geometri Unsurları
- Yıldızların Haly Abenragel Tarafından Yargılanması
- Castile Alfonso X’in Astronomik Tabloları
- Johannes Regiomontanus’un Astronomik ve Matematiksel Tabloları
Kopernik üniversitesindeki son yılında matematik ve astronomi üzerine kendi gözlemlerini yazdı. Bunları Johannes Regiomontanus’un kitabının kişisel kopyasına yerleştirildi.
Sonraki dört yıl boyunca Nicolaus Copernicus üniversiteden mezun olamadı. Amcası, kilise kanunları (Fıkıh) okuması için onu İtalya’nın Bologna kentine yolladı. Warmia’nın Baş Piskoposu olan amcası, Nicolaus’un döndükten sonra Warmia da hukukçu bir piskopos olmasını istiyordu. Onun için bu iyi bir maaş ve iyi bir iş olacaktı. Kopernik, İtalya’da geçirdiği üç yılını Katolik Kilisesi’nin yasalarını ve yönetmeliklerini öğrenmek ve incelemek için harcadı. Fakat hukuk okumanın yanında zamanının çoğunu astronomi, matematik ve Antik Yunanca öğrenmeye ayırdı. Anlaması gereken büyük astronomi çalışmalarının çoğu sadece Yunanca kitaplarda yazıyordu.
Kopernik hukuk dersleri için çok az zaman ayırdı ve hayatında ikinci kez iyi bir dereceyle mezun olamadı. Bununla birlikte, kitap koleksiyonuna yenilerini ekledi.
- Claudius Ptolemy (Batlamyus) tarafından yazılan Cosmography
- Johannes Regiomontanus tarafından yazılan Claious Ptolemy’nin büyük astronomik çalışmasının bir özeti ve Regiomontanus’un ek notları
- Aratus’un Phenomena adlı eseri (astronomi ile uğraşan eski bir Yunan eseri)
1501 yılında, 28 yaşında Copernicus Warmia’ya geri döndü ve derhal İtalya’ya dönmek için izin istedi. Copernicus amcasına İtalya’da Warmia’da daha yararlı olabileceği tıbbi eğitim alabileceğini ve hukuk doktorasını tamamlayabileceğini söyledi. Belki de İtalya’da gökyüzünü seyretmenin Warmia’dan çok daha iyi olduğunu düşünüyordu. Amcasından iki yıl izin aldı ve bu kez İtalya’nın Padua şehrine doğru yola çıktı.
Orada en çok ilgilendiği şeyleri astronomi ve matematiği incelemeye devam etti. Tıp üzerine başarılı bir şekilde çalıştı ve aynı zamanda bir Hukuk Doktoru olmak için sınavlarını geçmeyi başardı. Warmia’ya 1503’te kalıcı olarak geri döndü ve artık 30 yaşındaydı.
Astronom Kopernik ve hataları keşfi
1503 yılından itibaren Copernicus, amcasının sekreteri ve doktor olarak görev yaptı; Aynı zamanda din görevlerini yerine getirdi, hükümet çalışmaları yürüttü, ekonomist olarak çalıştı ve hatta savaş zamanında liderlik yaptı. Bunlar sıradan işleri idi fakat asıl merakı astonomi ve bilimdeydi.
Bologna’da geçirdiği süre boyunca Kopernik, deneyimli İtalyan astronom Domenico Maria Novara da Ferrara ile arkadaş oldu. Kopernik ona resmi olmayan bir astronomi çıraklığı hizmeti sunarak, beraber gece gökyüzünün faklı saat dilimlerini gözlemlemişlerdi.
O günlerde astronomlar çıplak gözle çalışyorlardı. Galileo Galilei, gökyüzüne teleskopla bakan ilk insandı ve Galileo Kopernik öldüksen 20 yıldan daha uzun bir süre sonra doğdu.
Copernicus’un koleksiyonundaki kitaplardan biri de Johannes Regiomontanus’un Ptolemy’nin (Batlamyus) Almagest (Büyük Bileşim)’inin Özeti idi. Yunanca yazılmış olan kitap, 1.300 yıldan uzun bir süredir astronomik olan her şeyin son sözü olmuştu. Almagest’in kopyaları, Arap dünyasından Avrupa’ya geldi. Johannes Regiomontanus gibi gökbilimciler, Ptolemy’nin Yunanca’dan Arapça’ya ve daha sonra Arapça’dan Latince’ye çeviri yapıldığında hatalardan şüphelenmişlerdi.
Örneğin, Ptolemy’nin çalışması her ay, Ay’ın dünyadan uzaklığının iki faktöre bağlı olarak değiştiğini öngörünüyordu. Ancak bu, Ay’ın her ay ikiye katlanarak büyüyeceği, büyüdüğü ve daha sonra daralacağı anlamına geliyordu. Bunu hiç kimse görmemişti, bu yüzden bir şeyler yanlış olmalıydı – Regiomontanus çevirmenlerin hata yaptığını düşünüyordu. Regiomontanus, Ptolemy’nin eserinin orijinal Yunanca kopyalarını aldı ve bunları doğrudan Latince’ye çevirdi ve Ptolemy’nin orijinal çalışmalarında hataların gerçekten mevcut olduğu ortaya çıktı.
Ve şimdi sıra Copernicus’daydı.
Ptolemy’nin hata yaptığını gösteren Regiomontanus’u okumuştu. Gökbilimcinin hata yaptığını söyleyen Domenico Maria Novara ile gökyüzünü gözlemlemiş ve tartışmıştı. Ayrıca, Ptolemy’nin çalışmalarına karşı şüphe uyandıran bir kitap yazan Alessandro Achillini gibi diğer İtalyan akademisyenlerin görüşlerini de duymuştu. Eğer Ptolemy, ayın yörüngesi kadar temel bir şey hakkında yanlış olabildiyse, belki başka şeyleri de yanlış yorumlamış olabilirdi. Eğer öyle ise Astronomi’deki o güne kadar bilinen her şey değişebilirdi. Örneğin, Ptolemy, Dünya’nın evrenin merkezinde olduğunu söylemişti – sözde jeosentrik doktrin. Bu da yanlış olabilir miydi? Copernicus’a göre artık, Ptolemy’nin astronomide son sözleri söylemediği açıktı. Bir gün belki kendi başına çalışmalar yapıp astronomiye yeni şeyler katabilirdi.
Güneş Merkezli Evren Sistemi
Warmia’ya döndükten sonra, 1503’te Copernicus astronomi üzerine çalışmaa başladı ancak diğer görevlerle de ilgileniyordu. Yine de, 1514’te gökyüzüne yeteri kadar yakından bakmış ve hakkında birkaç sayfadan oluşan Commentariolus – The Little Commentary – yazısını yazdı. Yazısını sadece güvendiği insanlarla paylaşması gerektiği hakkında yeterince düşünmüştü.
Bu elle yazılmış belgede evren hakkında yeni görüşünü ortaya koydu. İnsanların, jeo-merkezli (Dünya Merkezli) görüşten, heliosentrik (Güneş Merkezli) bir görüşe doğru kayması gerektiğini düşünüyordu.
Teorisinin temel başlangıç noktaları şunlardı:
- Dünya evrenin merkezi değildir.
- Evrenin merkezi güneşe yakındır.
- Dünya’nın güneşe uzaklığı, yıldızlara olan uzaklığa göre ihmal edilebilir.
- Dünya’nın kendi ekseni üzerindeki dönüşü, yıldızların görünür günlük dönüşünü hesaba katmalıdır.
- Güneşin görünür yıllık devinim döngüsü, dünya yörüngede olduğu için görülmektedir.
- Gezegenlerin görünür geri dönüş hareketi, onları hareketli bir yerden gözlemlediğimizden kaynaklanmaktadır, çünkü dünya güneşin etrafında dönmektedir.
Bu başlangıç noktaları, gezegenimizi, evrenin merkezinde özel, son derece ayrıcalıklı bir konumdan güneşin etrafında hareket eden başka bir gezegene indirgemişti. Bu potansiyel olarak çok tehlikeliydi, çünkü birçok insan aşağıdaki görüşü savunuyordu;
- Kutsal Kitaptaki pasajlar, dünyanın hareket etmediğini ima eder.
- İncil Tanrı’nın kelimesidir
- Tanrı’nın fikrine katılmamanın veya reddetmenin cezası ölümdür
Elbette, 1514’te Copernicus, yeni evren teorisini az sayıda güvenilir arkadaşına açıkladı. Bunu yaparken bilimsel bir devrimi başlatacağını bilmiyordu. Öte yandan, o günlerde inanışa ters düşen düşünceleri çok geniş bir şekilde yayınlamamak en iyisiydi.
Bilimsel Devrim’in Tohumları Atılıyor
1532’de Copernicus tüm gözlemleri yapmış ve Dünya’nın evrendeki yerini tanımlamak için ihtiyaç duyduğu tüm matematik formüllerini uygulamıştı ve çığır açan kitabı De revolutionibus orbium coelestium – (Göksel Kürelerin Devrimleri)’un ilk elyazmasını yazmayı bitirmişti.
Yine de kitabını yayınlamadı, çünkü alacağı tepkiler konusunda endişeliydi. Sadece yakın arkadaşları ve iş arkadaşlarına gösterdi. Fakat Copernicus’un yeryüzünün ve gezegenlerin güneşin yörüngesinde hareket ettiği ile ilgili teorisi olduğu yavaş yavaş sızmaya başladı. Papa ve Başpiskoposlar söylentileri duydu, ama bu aşamada insanlar sadece bu konuda daha fazla şey öğrenmek istediler.
1539’a kadar, aradan yedi yıl geçti ve Copernicus hala kitabını yayınlanmamıştı. Bu durum, Alman matematikçi Georg Joachim Rheticus’un Copernicus’tan her şeyi öğrenmeye geldiğinde değişti.
Rheticus, Copernicus ile iki yıl birlikte çalıştı. De Revolutionibus Orbium Coelestium’u okudu ve inanılmaz derecede hevesliydi. Copernicus’un bunu yayınlammasının Dünya’ya bir borç olduğunu düşünüyordu. Rheticus ayrıca Copernicus’a matematikle ilgili yeni kitaplar getirerek Copernicus’un göksel cisimlerin hareketleri için son hesaplamaları yapmasına yardımcı oldu.
İlk Kitabı
Bu arada, Copernicus, Rheticus’a heliosentrik teorisinin temel bir özetinin yer aldığı el yazmalarından oluşan, Narratio Prima (İlk Rapor) adlı bir kitap yayınlamasına izin verdi. Kitap Almanya’da basıldı. Kitabın etkisi, Rheticus ve Copernicus’a büyük bir öfke kaynağı olarak ortaya çıktı.
Kitabın baskısı, kitabın başlangıcında bir not ekleyen Andreas Osiander tarafından denetlendi. Andreas Osiander kitabın başına “Teorisi alışılmamış olsa da, insanların astronomi hesaplamaları yapmalarına yardımcı olabilir, teorinin gerçekten doğru olduğunu kanıtlamaz” notunu yazmıştı.
Rheticus ve Copernicus, Osiander’in yetkisiz notlar eklemesinden memnun olmasalar da, kitabın sadece onun notları sayesinde çıkmaya ve dolaşmaya başlaması bir şanstı. Osiander, kilisenin onları hemen sapkın olarak ilan etmemesi için bir neden vermişti.
Kitap Copernicus’un 1543’teki ölümünden kısa bir süre önce matbaalardan çıktı. Copernicus diplomatik bir hamle ile kitabını Papa’ya adadı.
Kitabı aniden yayılmasını engelleyen, bu sayede de onları koruyan bir başka faktör de, sadece yüksek eğitimli kişilerin okuyabileceği ve matematiksel hesaplamaların çok olduğu bir kitap olmasıdır.
Copernicus’un Kitabına Tepkiler
Copernicus’un kitabını (gözlemler ve matematik) okuyan ve anlayan astronomlar arasındaki genel kanı, bunun 1.300 yıl boyunca astronomi hakkındaki en iyi kitap olduğuydu. Ptolemy’nin Almagest’ine eşitti – ve bu gerçekten çok büyük bir övgüdü.
Copernicus’un gezegenlerin güneş etrafında dairesel yörüngeler içinde hareket ettikleri teorisi, Ptolemy’nin jeosentrik teorisinin neden olduğu bir takım sorunları ortadan kaldırmıştır. Özellikle, Copernicus, Ptolemy’nin jeosentrik teori çalışmasını yapmak için gerekli olan çok tuhaf bir matematiksel cihaz olan oktant’a olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.
Bugün Copernicus’un yaklaşımının, güneş sisteminde yer alan gezegenlerinin düzenini belirleyen ilk kişi olduğunu söyleyebiliriz.
Ne yazık ki, Copernicus’un teorisi gezegenlerin hareketlerinin mükemmel bir tanımı değildi. Gezegenlerin Güneş’in yörüngesinde olduğu doğru fakat yuvarlak yollar izlediklerini söylemek yanlıştı. Bu hata, Ptolemy’nin sistemi gibi, bazı garip matematiksel anlaşmazlıklara yol açtı. Böylece gökbilimcilerin bazıları Copernicus’un yöntemlerini kullandılar, ancak çoğu henüz temel jeomerkezci görüşlerini terk etmeye hazır değildi.
Ya Sonra Neler Oldu?
Copernicus’un çalışmalarına dayanan Kepler, güneş sisteminin aslında heliosentrik olduğunu, ancak gezegenlerin dairesel yörüngeleri izlemediğini; onların yörüngelerinin eliptik olduğunu ispatladı.
Copernicus’un teorisi fikir ayrılıkları yaşayan Katolik ve Protestan Kilisesi liderlerini bir araya getirdi.
Copernicus’un güneş merkezli teorisinin doğruluğunu, üstünlüğüne karşı bir tehdit algılayan Katolik Kilisesi, güneş merkezli sisteme destek vermenin sapkınlık olduğunu açıkladı. 1616’da Kilise, Copernicus’un kitabını tamamen yasakladı.
1620’de Kilise, Copernicus’un kitabını düzenledikten sonra onayladı: Copernicus’un hareketli bir Dünya hakkında yazdığı ve gerçekte bir Güneş’in etrafında döndüğünü yazdığı cümleleri kaldırıldı veya değiştirdi. Son onaylamaya rağmen, kitap hala güçlü bir Katolik Kilisesi olan hiçbir ülkede yayınlanmamıştı.
Bununla birlikte, Copernicus için destek büyümeye devam etti ve fikirleri kendisine karşı olanlar karşısında zafer kazandı. Bu teori kanıt temelli gözlemsel bilim için doğanın dilini kullanarak yorumlanmış bir zaferdi yani matematiğin zaferi idi.
Sisamlı Aristarkus
Copernicus’tan neredeyse iki bin yıl öncesinde yaşayan Yunan gökbilimci, matematikçi ve felsefeci Aristarchus ilk heliosentrik evren teorisini yayınlayan kişi idi.
Nicolaus Copernicus’un Ölümü
Nicolaus Copernicus, 24 Mayıs 1543’te felçten 70 yaşında öldü. Evlenmemiş ve çocuğu yoktu. Hayatını bilime, kiliseye ve hükümete adamıştı.
Frombork Katedrali’ne Polonya’ya gömüldü. Mezarı asırlardır kayıptı ancak 2005’te bulundu. 2010 yılında yeni mezar taşı, yörüngede altı gezegenin bulunduğu altın bir güneş şeklinde yeniden yapıldı.