Şemsiye’yi kim icat etti tam olarak belirlemek zor olsa da, şemsiyenin tarihçesi çok eski zamanlardan beri bir çok uygarlık tarafından kullanıldığını göstermektedir. Şemsiye eski zamanlardan kalma bir çok antik kabartmada yer almaktadır. Bu kabartmaların bir çoğunda krallarını güneşten korumaya çalışan hizmetçiler tarafından taşındığı görülmektedir. Şemsiye kelimesi dilimize arapçadan girmiştir.
Mezopotamya’da Şemsiye
M.Ö. 2000 yıllarınnda Asur medeniyetine ait kalıntılarda Kral Ninova’nın başının üzerinde hizmetçisi tarafından tutulan şemsiyeyi gösteren kabartmalar bulunmuştur. Tıpkı Asurlular gibi Persler ve Babilliler’e ait kalıntılarda kralların üzerinde şemsiye tutularak halkı selamladığı anları gösteren kabartmalar bulunmaktadır. Mısır medeniyetine ait sopa üzerine takılmış ağaç yapraklarının şemsiye olarak kullanıldığını gösteren resimler bulunmuştur.
Antik Yunan ve Roma’da Şemsiye
5. yüzyılda Antik Yunan’da, şemsiye, kadınlar tarafından sık sık kullanıldı. Şemsiye sadece sıcaktan korunmak için değil aynı zamanda bir moda aksesuarı oldu. Aristophanes’in notlarında skiadeion denen şemsiyenin açılıp kapanabildiği belirtilmiştir. Buna karşılık eski Yunan’da erkekler, kadınlara özgü bir moda aksesuarı olması nedeniyle nadiren şemsiye kullandılar. Dionysos ayinlerde kullanılan şemsiye dini öneme de sahipti.
Romalı yazar Ovid yazılarında sık sık şemsiyeden söz etmektedir. Roma’da da şemsiye yağmur ya da sıcaktan korunma amacından çok ağırlıklı olarak kadınlar tarafından kullanılmıştır.
Asya’da Şemsiye
Şemsiye, antik Çin’de yaygın kullanıldı. Şemsiye’nin, M.Ö. 21 de var olduğuna dair kanıtlar vardır. Çinli tarihçi ve yazarlar, şemsiyenin tören arabalarında kullanıldığını ifade etmişlerdir. Eski dönemlere ait bazı katlanabilir şemsiye parçaları Kore’ de tespit edilmiştir.
2.400 yıllık bir Çin kitabı olan Zhou Li’de, günümüzdeki şemsiyeye benzeyen bir alet ile ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Bazı tarihsel verilere göre, şemsiye Çin’e Kore’den ulaşmıştır. Oradan, Japonya, İran ve Avrupa kıtasının yolunu tuttu.
Avrupa’da Şemsiye
Orta Çağ boyunca, şemsiye bilinen ama yaygın olarak kullanılan bir alet değildi. Kullanımının biraz daha yaygın hale gelmesi 17. yüzyılda olmuştur. Şemsiye genellikle hizmetçiler tarafından taşınan ve efendilerinin yağmur ve güneşten korunması işlevini gören bir aletti.
1600’lerin başlarında, şemsiye sözlüklere girdi. Şemsiye yapımında o zamana kadar saf ipek kullanılmakta idi. 19. yüzyıldan itibaren, şemsiye üretiminde iyileştirmeler yapıldı ve şemsiyelerde yağlanmış ipek kullanılmaya başlandı.
1637 yılında Fransa Kralı VIII.Louis’nin mal varlığının listesi çıkarılırken bir bölümünde “Taftadan yapılmış, değişik renklerde 11 güneş siperliği. Yağlı kumaştan üç şemsiye. Hepsinin de sapları altın ve gümüşten.” ibaresi geçmekteydi. Bu listeden anlaşılacağı üzere yağmurlu ve güneşli havalar için ayrı ayrı şemsiye türleri kullanılmaktadı.
1715 yılına kadar Avrupa’da şemsiye genel olarak bir kadın aksesuarı olarak göze çarptı. Parisli şemsiye üreticisi Marius, 1715 yılında ilk açılıp kapatılabilir erkek şemsiyesini yaptı. Bu ürününü tanıtabilmek için el çizimi resimlerle süslenmiş posterler kullandı. Bu posterlerde çok güzel bir genç kadın, modanın son örneklerinden bir bayan şemsiyesiyle yürüyordu. Yanında da güçlü ve yakışıklı bir erkek vardı. Erkeğin elindeki şemsiye oldukça sade idi.
18. yüzyılda bir moda aksesuarı olması nedeni ile şemsiye fiyatları çok yüksekti. 1718 yılında bir şemsiye 25 şiline satılıyordu. Bu nedenle, insanlar şemsiye almak yerine gerektiğinde kiralıyordu.
İngiltere’de erkeklerin şemsiye taşımaları 18. yüzyılın sonlarına doğru olağan bir durum haline gelebildi.
Modern Şemsiye’nin İcadı
Günümüzde kullanılan, çelik nervürlü şemsiye 1862 yılında Sam Fox tarafından geliştirilmiştir. Bugünün şemsiyelerinde, ipek, pamuk, plastik ve naylon karışımlı malzemeler kullanılmaktadır.