Bilimsel bir alan olarak Genetik, 1900’lü yılların başında Avusturyalı bir rahip ve bilim adamı Gregor Mendel‘in çalışmaları ile başladı. Mendel’in çalışmalarının yanında zaman içerisinde bu konu üzerinde çalışan bir çok bilim adamının katkıları ile Genetik Mühendisliği ortaya çıktı.
1940’lardan 1950’lere kadar bitki yetiştirenler, tohumların değiştirildiğini uzun zaman öncelerden beri biliyorlardı Fakat 1944 yılında, Oswald Avery, Colin McLeod ve Maclyn McCarty DNA’nın genetik bilginin taşıyıcısı olduğunu keşfetti. Bu keşif, DNA ve özellikleri üzerinde yoğun çalışmalar yapılmasına yol açtı. Watson ve Crick, DNA’nın yapısını oluşturan kodu 1953 yılında çözerek genetik mühendisliği ile ilgili altın değerinde bir adım atılmasını sağladı.
1960’lı yıllarda Ian Wilmut, memeli hayvanların hücrelerini kullanılarak, hayvan klonlama ile ilgili teknikler geliştirmeye başladı. 1968 yılında İsviçre mikrobiyolog Werner Arber restriksiyon enzimi keşfetti. Ertesi yıl tip II restriksiyon enzimleri Amerikalı biyolog Hamilton Smith tarafından ortaya çıkarıldı. Bu keşif, Daniel Nathan eserleri ile birlikte, DNA araştırmalarında yeni bir çığır açtı.
1970’li yıllarda Genetik Mühendisliği
1970’li yıllarda genetik mühendisliği alanında yapılan araştırmalarda bir artış yaşandı. Deneylerin çoğu bakteri ve mikroorganizmalar ile ilgili oldu. Araştırmalarda özellikle plazmid üzerinde duruldu ve bakterilerde DNA halkaları keşfedildi. Bu keşifler ve deneyler gen izolasyonu ve değiştirilmesi ile ilgili teknikler üzerinde çalışmalar yapılmasını sağladı. Genetik mühendisliği tarihinin en hayati dönemi başlamış oldu. Yapılan keşifler bilim adamlarına, bitki ya da hücre içine farklı bitki veya hücre genlerini eklemek, yani bitkinin genetiğinin değiştirilmesinin yolunu açtı. Bu gen değiştirme işlemleri aynı zamanda hayvanlar üzerinde deneyleri yapılabilir kıldı. Araştırmalar tip I ve II enzimlerin genetik araştırmanın kilidi olduğunu gösterdi.
1973 yılında, Herbert Boyer ve Stanley Cohen DNA parçalama ve diğer DNA parçaları ile birleştirme için bir süreç ortaya çıkardı. Sonradan eklenen genler ile yeni bakteri türlerinin yapılabildiğini kanıtladılar. Daha sonraları, bulunan bu teknik insülin üretmek için kullanılacaktır. Ulusal Sağlık Enstitüsü 1976 yılında DNA kesimi için kılavuzlar yayınladı.
1980’li ve 1990’lı yıllarda Genetik Mühendisliği
1980 li yıllarda bakteriyel olarak üretilen insüline FDA onayı verildi. Genetik mühendisliği tarihinde ilk kez, bilim adamları, bir fareye insan büyüme hormonu yerleştirdi. Sonuç olarak fare iki katı büyüklüğe ulaştı.
1982 yılında, bilim adamları bir meyve genini başka bir meyveye başarıyla taşıdı ve bitki genlerini değiş tokuş etmenin mümkün olduğunu gösterdi. 1986 yılında, genetik olarak değiştirilmiş ilk virüs aşısı satışa çıktı. Ertesi yıl, gen taşıma işlemlerinin, çevre için hiçbir tehlike arzetmeyeceği sonucuna varıldı.
1997 yılında Ian Wilmut ve arkadaşları, bir memeli hayvan hücrelerinden klonlanmış ilk hayvanı üretti. Bu herkesin yakından tanıdığı meşhur koyun Dolly idi.
Genetik mühendisliği alanında yapılan çalışmalar hala tartışmalara konu olmaktadır. Bir kesim Genetik Mühendisliğinin faydalarından bahsederken bir kesim ise genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) gelecekte insana ve çevreye zararlar vereceğini söylemektedir.