Bir milletin veya milletlerin savunmasında askerî, siyâsî,
ekonomik ve manevî güçleri bir arada kullanma ve düzenleme sanatı. Strateji, kelimesi strategos
kökünden gelmekte olup, eski Yunancada “Generalin Sanatı” anlamına gelir. Stratejinin çeşitli
zamanlarda muhtelif târifleri yapılmıştır: 1831’de Clawewitc, “Harbi kazanmak için muhârebeleri
kullanma sanatıdır.” Moltke, “Bir çâre bulma, en zor şartlar altında icraatta bulunma sanatıdır.” Baufre,
“Anlaşmazlıkların halli için kuvvete başvuran iki hasmın diyalektiğidir.” diye târif etmişlerdir.
Târiflerin yapıldığı devrelerde, milletlerarası mücâdele vâsıtalarının kullanılırlık derecesine tâbi olarak
stratejinin değiştiği görülür. Harp, 1950’lere kadar sâdece bir askerî hâdise olarak görülürdü. Silahlı
kuvvetlerin yanında sanâyinin büyük çapta etkisi olmazdı. İkinci Dünyâ Harbi sonlarında, harpte, Silahlı
kuvvetlerin yanısıra ekonominin, sosyal ve psikolojik güçlerin de etkisi anlaşıldı ve buradan topkeyün
harp kavramı ortaya çıktı.
1945’ten sonra ortaya çıkan ve günümüzde barış ve savaş hâli düşünülmeksizin milletlerin topyekün
bir mücâdeleye girdiği devrede, strateji anlamı da şumul, yapı değiştirmiştir. Çatışma alanı (siyâsî,
ekonomik, sosyal, kültürel veya askerî) ile mücâdelede kullanılan vâsıtalar (diplomatik baskı, ekonomik
sızma, yardım, boykot, ambargo, kültürel nüfuz, yıkıcı faaliyetler, askerî tehdit) ne olursa olsun, hasım
tarafın manevrasını faydasız bırakmak, muhataplarının reaksiyonlarını hesaplamak sûretiyle
düzenlemek sanatı olarak belirmiştir.
Strateji, uygulandığı alanlara ve kullanılış seviyesine göre sınıflandırılmış ve böylece millî strateji,
askerî strateji, kalkınma stratejisi (ekonomik-sosyal strateji) gibi stratejiler ortaya çıkmıştır.
Millî strateji; millî menfaatleri sağlamak maksadıyla hazırlanan millî politika, plân ve programların
bütünüdür. Târifi ise; barışta ve savaşta millî menfaatlerin elde edilmesi için milletin politik, ekonomik
ve psikolojik gücünün silahlı kuvvetlerle birlikte geliştirilmesi ve kullanılması sanatı ve ilmidir.