Optik fiber, 1960 lı yıllardan sonra gelişen teknoloji ile birlikte daha fazla veri aktarımı ihtiyacının çözümü haline geldi. 1960 lı yıllarda bakır tel altyapısının iletişim trafiğinin hızına yetişemediği fark edildi. Önceleri tıpta kullanılan fiber optik, veri kaybının çok az ve üzerinde taşıyabildiği veri miktarının neredeyse sınırsız olması nedeniyle başta telekomünikasyon olmak üzere pek çok alanda kullanılmaya başladı. Zamanla camdan ya da plastikten yapılan fiber optik avantajları sayesinde, ses, video ve diğer verilerin, dünyanın her yerine iletimi için kullanılan ağların omurgasına dönüştü.
Optik İletişim ile ilgili ilk çalışmalar
Fiber optiklerin ardındaki konsept çalışma ilk olarak İrlandalı mucit John Tyndall tarafından yapılmıştır. Tyndall 1850 yılında su şelalelerinin aydınlatılmasında fiber optik kullandı.
Optik iletişim sistemleri, Fransız mucit Claude Chappe’nin 1790’lı yıllarda icat ettiği optik semafor telgrafında ilk olarak oraya çıktı. 1880’de Alexander Graham Bell, Fotofon adlı bir optik telefon sisteminin patentini aldı fakat daha önceki icadı telefon, daha pratikti ve maddi kazanç sağlıyordu. Fotofon deneysel bir buluş olarak kaldı ve hiçbir zaman gerçekleşmedi.
1920’li yıllarda, İngiltere’de John Logie Baird ve Amerika’da Clarence W. Hansell, televizyon veya faks sistemleri için görüntü iletimi sağlayan içi boş boruların ve şeffaf çubuk dizilerinin kullanılması fikrinin patentini aldılar.
Narinder Singh Kapany
1952’de fizikçi Narinder Singh Kapany, optik fiberin keşfedilmesine yol açan deneyler yaptı. Narinder Singh Kapany, fiber optiğin mucidi olarak anılmaktadır. Kapany, 1952 yılında Londra’daki Imperial College’de araştırma yaparken, optik kalitedeki camdan yapılan ince tellerin bir ucundan ışık verildiğinde, tel bükülmüş olsa bile ışığın telin diğer ucundan herhangi bir değişime uğramadan çıktığını fark etti.
Kapany, ışığın, camdan yapılan fiberin (lif) içerisinde yansıma yoluyla ilerlediğini ve her bir fiberin farklı dalga boyundaki ışığı eş zamanlı olarak yeterli miktarda mesafe üzerinde taşıyabildiğini fark etti. Lifin üzerine eklenen camdan bir kaplamanın, onun yansıtıcı özelliğini arttırdığından lifin ışık iletim verimliliğini arttırdığını keşfetti.
Narinder Singh Kapany, fiber optiğin mucidi olarak anılmaktadır.
İlk fiber optik yarı esnek gastroskop, Basil Hirschowitz, C. Wilbur Peters ve 1956’da Michigan Üniversitesi’nden araştırmacılar Lawrence E. Curtiss tarafından patentlendi. Gastroskop geliştirilirken Curtiss ilk cam kaplamalı fiberi üretti. Lifler; Önceki optik fiberler düşük indeksli kaplama malzemesi olarak hava veya pratik yağlara ve mumlara dayanıyordu.
Japonya’nın Tohoku Üniversitesi’nde bilim adamı olan Jun-ichi Nishizawa, 1963’te iletişim için optik elyaf kullanımını önermişti. Nishizawa fiber optik iletişimin geliştirilmesine katkıda bulunan bir çok teknolojik sistem üzerinde çalıştı.
Lazer teknolojisindeki eş zamanlı gelişmeler de, 1960ların ortalarında fiber optik üzerinde yapılan çalışmalara dahil oldu. Birleşik Krallık’ın Essex bölgesinde yer alan Standard Telephones and Cables firmasında çalışan Charles Kao, optik kablolar aracılığı ile iletilen ışığın mesafe arttıkça azalmasının, cam üzerindeki kirli tabakaların temizlenmesi sayesinde önüne geçilebildiğini fark etti. Onun çalışmaları sayesinde fiber optik kablolar, günümüzde özellikle telekomünikasyon alanında kıtalar arası telefon ve bilgisayar iletişim sistemlerinde kullanılmaya başladı.