Çiçek Aşısını kim buldu

çiçek aşısı

Avrupalıların 18. yüzyılda aşıyla tanışmasından çok uzun süre önce Hindistan, Çin, Senegal, Tunus, Cezayir, Türkiye ve İran’da biliniyordu. Aşıyla ilgili ilk İngilizce kitap, 1715 yılında Londra’da Cerrah Kennedy tarafından yayınlandı. Kennedy, bu kitabında, İstanbul’da Türklerin bu aşıyı nasıl yaptıklarını şöyle anlatıyordu:

“Önce bu hastalığa yeni yakalanmış birinden bir çiçek kabarcığı alıyorlar. Sonra alında, bacaklarda ya da bileklerde hacamat yoluyla bazı kesikler açıyorlar ve hastadan alınan çiçek kabarcığını buralardan birine yerleştiriyorlar. Üzerini sardıktan sonra 8 veya 10 gün bekliyorlar. Bu sürenin sonunda hastalığın doğal belirtileri ortaya çıkıyor. Ama hiçbir zaman normal bir çiçek hastalığı gibi şiddetli olmuyor.

Benim orada olduğum dönemde, bu yöntemle 2 bin kişiye çiçek aşısı yapıldı ve bunlardan yalnızca ikisi hastalığın etkisinden kurtulamayarak öldü.” Kennedy, İstanbul’a gelmeden önce Dr. Janoin adlı Yunanlı bir doktorun da çiçek aşısı yaptığını gördüğünü yazmakta. Bu doktorun da aşıyı uygulayan ilk Avrupalı olduğu sanılıyor. Çiçek aşısını Türklerden öğrenen bir başka İngiliz de, Dr. Charles Maitland’dır. 1717 yılının Mart ayında, Beyoğlu’ndaki İngiliz Büyükelciliği’nde, dönemin büyükelçisinin oğluna aşı yapmıştır.

Çiçek hastalığı, her yaşta ve her cinste kişilerde görülen, irinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan, ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalıktır. Variola da denir. Hastalığın aşısını İngiliz cerrah Edward Jenner‘ın bulduğu iddia edilse de Osmanlı Devletinde 1630’dan beri çiçek aşısı yapıldığına dair yazılı kanıtlar vardır. Ayrıca çiçek aşısı İngiltere’ye 1700’lü yıllarda Mary Wortley Montagu tarafından İstanbul’da görülerek götürülmüştür. Öyle ki Lady Montagu 2 çocuğunu İstanbul’da aşılatmıştır. Yazdığı mektuplarda çiçek aşısından açık ve net bir şekilde bahsedilmektedir.

Çiçek, XVIII. yy’ da bütün dünyada hala kıyımını sürdürüyor. Bu tehlikeli hastalıktan korunmak için çiçeğe tutulmuş hastanın irininden sağlam insanlara bulaştırmaya dayanan aşılama yöntemi Çin de 1014’ en beri biliniyordu. Yöntem etkili bir bağışıklık sağlıyordu ve XVIII yy’ da batıda biraz olsun yayılmıştı. Ama bunu yaparken hastalığı bulaştırma gibi bir tehlike de daima söz konusuydu.

Edward Jenner

İngiliz hekimi Edward Jenner’ in keşfettiği yöntem büyük bir gelecek vaat ediyordu. Jenner doğrudan çiçeği aşılayacak yerde, 14 mayıs 1796 da hastalığın başka bir çeşidini, ineklerde görülen bir tür çiçeği aşıladı; çünkü Jenner çiftlikte inek sağarken hastalığı kaparak çok hafif belirtilerle geçiren kızların bir daha asla çiçeğe yakalanmadığını fark etti.

Bugün biliyoruz ki, sığır çiçeğinin virüsü insan çiçeğinden farklıdır ama insan çiçeğini etkisizleştirecek antikorların üretimini sağlayacak kadar da ona yakındır. Aşının veya aşılamanın ilkesi; tehlike yaratmayacak koşullarda bir virüse veya bir mikroba karşı vücutta ilk kez antikor üretimini sağlamaktan ibarettir. (aşılanacak mikrop ya yakın türden ve zararsız olacak yada asıl mikrop ama öldürülmüş olacak) Hastalık etkeniyle ileride yeniden karşılaşıldığı zaman organizma artık tanıdığı hastalığı etkisiz hale getirecek yeni antikor hızla üretmeye koyulacak.

Daha sonraları gliserin kullanılarak aşıyı uzun süre saklamak hazırlandığı yerden uzak yerlere götürmek olanağı bulundu. Formolle hafifletme yöntemi de bir yaşından küçük veya çok zayıf çocuklarda hafif yan tesirlere yol açacak bir aşı elde edilmesi sağlayacaktı.

Paylaşın Bilgi Çoğalsın