Tekelci Rekabet Kuramını kim buldu

Tekelci rekabet, çok sayıda bağımsız alıcı ve satıcının bulunmasına karşın ürün farklılaştırmasıdır. Pazarın coğrafi açıdan parçalanması gibi etkenlerden dolayı rekabetin tam olmadığı piyasa yapısı. Tekelci rekabet kuramı ilk kez ABD’li iktisatçı Edward Hastings Chamberlin’in Theory of Monopolistic Competition (1933; Tekelci Rekabet Kuramı) ile İngiliz iktisatçı Joan Robinson’ ın Economics of Imperfect Competition (1933; Eksik Rekabet İktisadı) adlı kitaplarında ortaya konmuştur.

Kuramın kapsadığı çeşitli piyasa durumlarından biri otan ürün farklılaştırması, bir malın marka, özel bileşim, satışa bağlı hizmet gibi araçlarla tüketiciye özgül biçimde sunulmasını belirtir; hu durumda bu malın satıcıları kısmi bir tekele sahip sayılırlar. Kuram ayrıca bir sanayi dalında az sayıdaki büyük üreticinin etkin olduğu oligopol durumu, belli bir malın farklı fiyatlarla satılması ve tek bir alıcının bulunduğu monopson durumu gibi piyasa koşullarını inceler.

Gelişmiş kapitalist ekonomilerdeki çeşitli sanayi dallarında ürün farklılaşması ile oligopol durumuna yaygın biçimde rastlanmasından dolayı oldukça geniş ilgi gören tekelci rekabet kuramı, fiyat kuramı üzerinde, tartışması günümüze değin uzanan etkiler yaratmıştır.

Tekel Nedir

tekel, ikame edilemeyen bir mal ya da hizmet üreticisinin piyasayı tek başına denetlemesi. Bu durumda, üretici malının fiyatını rekabetten çekinmeden en yüksek kârı elde edecek biçimde belirleyebilir.

Mutlak tekel durumu tam rekabetin karşıtı olan durumu belirtir. Tam rekabetin bulunduğu piyasalarda bir malın çok sayıda üretici ve alıcısı vardır. Üreticilerden her biri piyasanın görece küçük bir payına sahiptir. Bu nedenle, üretim miktarını değiştirmek yoluyla piyasada oluşmuş fiyatı etkileyemez; ayrıca müşterilerini kaybedeceği korkusuyla malının fiyatını piyasa fiyatının üzerinde tutamaz. Mutlak tekel ve tam rekabet kavramları iktisadi ilkeleri açıklamada yararlı olmakla birlikte bu kavramların içerdiği koşullara uygulamada pek rastlanmaz. Genelde, tekel terimi kısıtlı olmakla birlikte belli ölçüde rekabetin görüldüğü, tam rekabet ise rekabet koşullarının bazı etkenlerce daha az kısıtlandığı durumları anlatmak için kullanılır. İngiliz antitekel yasalarında yer alan ve genel kabul gören bir tanıma göre tekel, belirli bir mal ya da hizmetin toplam üretim düzeyinin en az üçte birini tek bir firma ya da ortak davranan birkaç firmanın denetlediği durumda ortaya çıkar. Az sayıdaki üreticinin fiyatı ve birbirlerinin davranışını önemli ölçüde etkileyebildiği piyasa durumu oligo-pol olarak da adlandırılır. Oligopol koşullarında etkinlik gösteren firmalar çoğunlukla birlikte davranma eğilimi gösterirler; yasaların izin vermesi durumunda da fiyat ve miktar anlaşmaları yaparak kartel oluştururlar.

Tekellerin ölçek ekonomilerinin oluşmasını sağlayarak üretim maliyetlerinin düşürülmesine ve etkinliğin artırılmasına yol açtığını savunanlar vardır. Ayrıca tekellerin rekabetten kaynaklanan bazı savurganlıkları önlediği, atıl kapasiteyi ortadan kaldırdığı ve uzun dönemli planlamayı olanaklı kıldığı ileri sürülmüştür. Tekellere karşı olanlar ise tekelin piyasadaki gücü sayesinde üretimi ve mal çeşidini kısıtladığını, aşırı kâr elde etmek amacıyla fiyatları yükselttiğini, böylece tüketiciyi sömürdüğünü öne sürerler. Bunlara göre rekabetin bulunmaması etkinliğin azalmasına ve sonuçta üretim faktörlerinin verimsiz kullanımına yol açar.

Özel girişim sisteminin yandaşları, tekellerin katı bir biçimde denetlenerek yalnızca belirli alanlarla sınırlı tutulmasını savunurlar. Örneğin, doğal gaz alanında çok sayıda şirkete izin verilmesi birçok rakip boru hattı ile dağıtım sisteminin kurulmasına, böylece kaynak savurganlığına neden olacaktır. Dolayısıyla özellikle kamu hizmeti alanlarında ve teknik bakımdan “doğal tekelin” zorunlu olduğu alanlarda bir firmanın tekel konumunda etkinlik gösterebilmesi, ama bu tekelin fiyatları ve arzı denetleme gücünü kısıtlayıcı önlemlerin alınması öngörülür.

Antitröst yasaları

Serbest girişime dayalı ekonomik sistemlerin çoğunda tekelleşmeyi denetlemeye yönelik oldukça kapsamlı yasal düzenlemeler geliştirilmiştir. Bunlar arasında en eski ve sıkı alanlardan biri ABD antitröst yasalarıdır. Temelinde Sherman ve Clayton Antitröst yasaları ile Celler-Kefauver Yasası’n-dan oluşan bu düzenlemeler üreticiler arasında rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar yapılmasını ve firmaların tekel oluşturacak ya da rekabeti kısıtlayacak biçimde birleşmelerini engellemeyi amaçlar. Ağır cezalar öngören bu yasalar çeşitli yönetimler tarafından katı biçimde uygulanmıştır. Tekele izin verildiği kamu hizmeti alanlarında ise tekel gücünün kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla sıkı bir denetim uygulanır. Birçok Batı Avrupa ülkesinde benimsenmiş olan tekel karşıtı yasalar ABD’dekilere benzer. Ama bunlarda “kamu yararı” kavramına daha büyük ağırlık verilir; böylece, kamu yararına aykırı olmadığı kanıtlanabilen anlaşma ve eylemlere, rekabeti belli ölçüde kısıtlıyor olsalar bile izin verilir. Genelde tekelleşme düzeyi ABD’de, tekeller arasında çok sayıda kamu işletmesinin bulunduğu Batı Avrupa ülkelerine göre görece olarak daha düşüktür.

Paylaşın Bilgi Çoğalsın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir