Tavla (İtalyanca tavola: “tahta”), atılan iki zara göre, bir tahta ya da masa üstünde pulların hareket ettirilmesiyle oynanan bir oyun. Tavlada kazanmak, şans ve ustalık öğelerinin dengeli biçimde bir araya gelmesine bağlıdır. Oyun 1970’lerde bütün dünyada yaygınlaşmıştır.
Tavlanın geliştirildiği oyunların geçmişi M.Ö. 3000’lere değin iner. Eski Romalılar modem tavlanın hemen hemen aynısı olan Ludus Duodecim Scriptorum (On İki Çizgili Oyun) adında bir oyun oynarlardı. Bu oyun Doğu Akdeniz ülkelerinde hâlâ yaygın olarak oynanır.
Tavla iki kişilik bir oyundur. Oyun tahtası her biri altışar haneye bölünmüş dört bölmeden oluşur. Eşik denen dikey bir hat tahtayı ikiye bölerek “iç” ve “dış” bölgeleri birbirinden ayırır. Oyuncuların farklı renklerde 15’er pulu vardır. Oyuna başlarken pullar belli bir düzene göre hanelere dizilir. Oyuncular pullarını birbirine karşıt yönlerde hareket ettirerek kendi (iç) bölgelerinde toplamaya çalışırlar. Pulların kaç hane ilerleyeceğini atılan zarlar belirler. Zarlardaki sayılar ayrı ayrı iki pulla oynanabileceği gibi, tek bir pulla da oynanabilir. Zarların çift gelmesi (iki zarda da sayıların aynı olması) durumunda bu sayılar ikiye katlanır; örneğin, her iki zar da 6 geldiğinde bu dört kere 6 sayılır ve bir pulun toplam 24 hane birden atlayabilmesini sağlar.
Aynı renkteki iki ya da daha fazla sayıda pulun yerleştiği bir hane o oyuncunun “kapısı” sayılır ve rakip oyuncu tarafından kullanılamaz. Eğer hanede tek bir pul varsa buna “açık” denir ve buradaki pul o haneye gelen rakip bir pul tarafından “kırılabilir”.
Kırılan pul bulunduğu haneden alınarak eşiğin üstüne konur; bu pul yeniden oyuna sokulana değin oyuncu öbür pullarını hareket ettiremez. Pulun yeniden oyuna girebilmesi için oyuncunun attığı zarlardan en az biriyle rakibinin iç bölgesindeki açık bir haneyi bulması gerekir.
Bütün pullarını kendi bölgesine sokan oyuncu pullarını “almaya”, yani onları zarın gelişine göre tahtanın dışına taşımaya başlar. Pullarını ilk toplayan oyuncu oyunu kazanmış olur. Rakip oyuncu o sırada en az bir pul almışsa kazanan tarafa bir sayı yazılır. Ama hiç pul alamayarak “mars” olmuşsa, iki sayı verir. Tavla partileri genellikle oyunculardan birinin beş oyun kazanmasıyla sona erer.
Türkiye’de tavlada kullanılan sayı dili Farsçadır. Zarlar birden başlayarak yek, dü, se, cihar, penç ve şeş diye sayılır. Çift zarlara ise sırasıyla hepyek, dübara, düse, dörtcihar. dübeş ve düşeş denir.
Bazen iki ya da üç çiftin karşılıklı yan yana oturmasıyla eşli tavla da oynanır. Bu durumda çiftlerden yalnız biri zar atar; gelen sayılar öbür eşler için de geçerlidir. Sayılar aynı olmakla birlikte her eş pullarını kendine göre yürütür. Bu nedenle eşlerden biri kazanırken, öbürü kaybedebilir.
Tavlanın yaygın olarak oynanan türleri gülbahar (hepyek), hapis ve kız tavlasıdır.
Gülbaharda pullar karşılıklı çapraz bölmelere dizilir ve kapılar tek pulla alınır. Gülbaharın düz tavladan en önemli farkı şudur: Çift atan oyuncu, bu çift sayı ya da üzerindeki çift sayılardan birini oynayabilir; ayrıca bir oyuncu attığı zarı oynayamazsa rakibi onun yerine bunu değerlendirebilir. Buna karşılık bir oyuncu kendi oyununu tıkayarak rakibini kalan oyunları oynamak zorunda bırakabilir.
Hapiste pullar rakip alanın sağ köşesine dizilir. Pul kırmak yoktur. Tek pul üstüne rakibin pulu gelirse o pul hapis olur ve üstündeki pul kalkana değin oynatılamaz. Hapis pulu kalan oyuncu pullarını toplamaya geçemez.
Kız tavlasında oyuncular önlerindeki ilk üç haneye üst üste üçer, sonraki üç haneye de üst üste ikişer pul dizerler. Önce atılan zarlara göre pullar aşağıya indirilir, sonra da toplanır.