Floru kim buldu

Florun (F) öteki maddeler üstündeki etkisi XVI. yüzyılda dikkati çekmişti. Ama, tüm elementlerin en etkini olan bu elementin yalıtılması 1886 yılına kadar gerçekleştirilemedi. Üç yüz yıldan uzun süre boyunca, farklı yeteneklerdeki kim-yacılar bunu gerçekleştirmeyi boşu boşuna denediler ve dokunduğu her şeyle şiddetli tepkimelere giren bu gazı uysallaştırmak için gösterdikleri çabalar, çoğunlukla acıklı sonuçlar verdi.

Kimyadaki öteki büyük adların yanısıra isveçli Cari Scheele ve İngiliz Sir Humphry Davy de hidroflorik asitle ilgili deneyler yaptılar. Ancak bu işin onuru XIX. yüzyıl başlarında elementsel floru yalıtmayı başaran Fransız kimyacısı Ferdinand Moissan’ın (1906 Nobel kimya ödülü) oldu.

Atom sayısı 9 olan florun ticari üretiminde hâlâ, Moissan yönteminin farklı uygulamaları kullanılmaktadır.

Florun Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

Hem flor hem de klor, halojen ailesinin üyeleridirler ve normal hallerinde gazdırlar. Gaz halindeki flor, uçuk sarı renktedir ve her bir milyar hava bölümüne yirmi bölüm gibi çok küçük oranlarda bulunsa bile, varlığını belli eden kendine özgü kötü bir kokusu vardır. Flor, tüm elementlerin en etkin olanıdır. Gerçekten, hiç bir inorganik yada organik madde, onun saldırısına karşı bağışık değildir. Bu seyrek raslanan birleşme gücü nedeniyle, elementsel flor, doğada hiç bir zaman serbest halde bulunmaz; buna karşılık, florspat (CaFı) ve kriyolit (Na3AlF6) mineralleri halinde yaygındır, öteki mineraller, onun bu yayınma modelini tamamlar ve yerkabuğunda bol bulunan elementler ârasında floru 13. sıraya çıkarırlar.

Flor Üretme Yöntemleri

Hem flor hem de klor, sanayide elektrolizle üretilir. Bunun yanı- sıra, bazen, indirgenlerin etkileyebileceği klorürden de klor üretilir; ama bu yöntemle yapılan üretimi, dünya üretiminin yalnızca küçük bir yüzdesini oluşturur. Klor üretiminin en yaygın ve en ucuz ham maddesi olduğundan, sodyum klorür, bu gazın üretiminde çok büyük oranda kullanılır. En yalın türden bir tepkimede, elektrolizlenen sodyum klorür sulu çözeltisi, klor ile sodyum hidroksit çözeltisini verir.

Florun Kullanım Alanları

Klorürler arasında hem sanayi hem de insan fizyolojisi açısından en önemli olanı sodyum klorürdür. Bu tuz, ham madde olarak sayısız işlemlerde yer alır. İnsanların beslenmesinde, bedenin hassas elektrolit dengesini sağlamak için gereklidir.

Önem bakımından, sodyum klo- rürden sonra, hidrojen klorür gelir. Bu bileşik, sulu çözelti halinde bulunduğu zaman, çoğunlukla hidroklorik asit (HCl) adıyla bilinir. Gaz haliyle çok tahriş edici ve renksizdir; suda da çok kolay çözünür. Gerçekten, bir hacim su, 500 hacim HCl’den fazlasını çözündürebilir. Bir anhidrit olan HCl metallerle tepkimez. Buna karşılık, çözeltideyken, mineral asitlerinin en başta gelenlerindendir (sülfürik asidin yanısıra) ve sıradan metallerin çoğuyla tepkiyerek klorürleri o- luşturur. Bu olgu, kendi başına, hidroklorik asitin sanayideki önemini açıklamaya yeterlidir.

Bunların yanısıra, insan midesinin içerikleri, önemli oranda HCl kapsar. Midedeki normal hidroklorik asit yoğunluğu, kumaşı tahrip etmeye yeterlidir. Bu gerçek, mide duvarlarının sağlamlığını kanıtlar.

Oksiklorürler arasında en önemlilerinden biri, hipoklorit’ lerdir. Bu tür bileşikler, suda gaz halinde bulunan kloru açığa çıkardıkları için, dokuma ve kağıt sanayisinde ağartıcı olarak geniş oranda kullanılırlar.

Öteki önemli inorganik klor bileşikleri klorik ve perklorik asitlerin tuzlarıdır: Kioratlar ve perkloratlar. Patlayıcılarla kibritlerin üretiminde kullanılan bu bileşikler, oksijenin başlıca kaynağıdırlar. Sodyum klorat (NaCi03) etkili bir zararlı bitki öldürücüsüdür.

Organo-klor bileşiklerinin listesi oldukça uzundur (özellikle, klorun da bir parçasını oluşturduğu tüm plastikleri de sayarsak). Bu yönden en iyi tanınan bileşiği, polivinil klorür’dür (PVC).

Organik bireşimde klor, indirgeme ve yerine koyma tepkimelerinde baş rolü oynar, ikinci türünde, bazı organik bileşiklerdeki hidrojenin yerine klor konarak, yapay kauçuk elde edilir.

Hidrojen kapsayan organik bileşiklerdeki hidrojenin yerini alabi. leceği önerildiğinden beri, flor artık organik kimyada en önemli yeri almaktadır. Durum böyle olunca organo-flor bileşiklerinin sayısı kolayca binleri aşmaktadır.

Günlük düzeyde florun başlıca asiti olan hidroflorik (florhidrik) asit, (HF, inorganik bir asit) ampullerin «buzlu» görünümünü vermek için kullanılır. Bildiğimiz camın ana öğesi olan silisle tepkiyen tek asittir.

Flor ve bileşiklerinden birkaçı, nükleer enerji sanayisi için gerekli olan uranyumun üretiminde kullanılır.

Paylaşın Bilgi Çoğalsın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir