Mezopotamya’da bulunan 5 bin yıllık bir heykelcikte, tarihin en eski çivileri görüldü. 60 santim yüksekliğindeki bu boğa heykeli, bakır plakaların, ahşap bir iskelet üzerine çivilerle çakılması yöntemiyle yapılmıştı.
Orta çağlarda, çivi yapımcılığı, özel bir uzmanlık dalı haline geldi. Demir çubuklardan, çeşitli boy ve kalınlıklarda çiviler yapılıyordu, ama bunların maliyetleri hayli yüksek olduğundan fiyatları da o oranda pahalı oluyordu. Bu nedenle, o dönemde inşaatlarda, kalaslar, genellikle, usta marangozlar tarafından tahta çivilerle birbirine bağlanıyordu. Fabrikasyon olarak çivi üretebilen ilk aygıtların patenti, ABD’de 1786 yılında Ezekial Reed, İngiltere’de de 1790 yılında Thomas Clifford tarafından alındı. Böylece, marangozluk ve mimaride yeni bir dönem başlamış oldu.
Çivi ahşap ya da plastik malzemeleri birleştirmek için kullanılan, genellikle metal malzemedir. Bir ucu sivri uçlu ince çubuk benzeri parçanın diğer ucunda çekiç ile vurulabilecek bir başlık vardır. Başlığa çekiç ile vurulduğunda sivri uçta çok yüksek bir basınç olur. Bu basınç çivinin yumuşak tahta veya diğer yüzey içerisine dalmasını sağlar. Çivi üzerinde bulunan ufak tırtıklar çivinin geri çıkmasını önler. İki parçaya da saplanan çivi bu parçaları birleştirmiş olur. Çivi çakmak için dizayn edilmiş keserler üzerinde yanlış çakılan çiviyi düzeltmek veya çıkarmak için özel bir anahtar delik bulunur. Bu anahtar deliğe çivi başı takılır ve çekicin diğer ucundan kuvvet uygulanarak kaldıraç etkisi ile çivi sökülür.
Kullanım amaçlarına göre çivilerin gövde kısmı, düz, ring, helikal (vidalı) şekildedir. Ring ve vidalı çiviler düz çivilere göre daha zor söküldüğünden çok iyi birleştirilmesi gereken ve yük taşıma etkisine maruz kalan yerlerde tercih edilirler. Ayrıca beton uygulamalarında kullanılmak üzere yüksek karbonlu telden, ısıl işlem ile sertleştirilerek üretilmiş çiviler vardır.