Türk kahvesini kim buldu

turk-kahvesi

Türk kahvesi önemli bir dünya varlığıdır. Türk kahvesi tarihi tartışmasız bir gerçekle başlamaktadır. Türk kahvesinin pişirme ve hazırlama yöntemi, en eski kahve hazırlama yöntemlerinden biridir. 15. yüzyılın başından bu yana kahveyi bir cezve ile pişirilmektedir. Türk kahvesi’nin tarihi, kahve çekirdeklerinin Türkiye’ye girmesiyle başlamıştır.

Kahve Türkiye’ye Nasıl Geldi

Kahve‘nin Türk kültürüne nasıl girdiği hakkında iki farklı hikaye bulunmaktadır.

Bu hikayelerden ilki;

Kanuni Sultan Süleyman zamanında, 1517’de Yemen’in Osmanlı Valisi Özdemir Paşa bölgede yeni bir içecek olduğunu öğrendi. Bunu öğrenir öğrenmez hemen emrindeki hizmetçilerinden birine kendisine bu yeni içecekten getirilmesini emretti. İçtiği bir fincan kahveden hemen sonra tadını çok beğendiği bu içeceği Kanuni Sultan Süleyman’a tanıtmaya karar verdi.

Bu yeni içecek Sultan Süleyman’ı çok etkiledi ve hanedan mührü ile kahvenin Osmanlı’nın kahve bulunmayan yerlerinde ticaretine izin verdi.

İkinci hikaye ise,

1554 yılında Suriye’nin Halep şehrinden Hakam ve Şam şehrinden Şems isimli iki adam İstanbul’a taşındı. Bu iki adam Türkiye’ye kahve çekirdekleri getirdi. Tahtekale pazarında Yemen dükkanlarını gördüklerinde burada kahvehane açmaya karar verdiler. Ayrı ayrı yerlerde iki kahvehane açtılar.

İlk Türk Kahvesi

Kahve çekirdeklerinin Türkiye’ye girmesinden sonra padişahın sarayı Mutfağında çalışan aşçılar, bu “kara içki” yi hazırlarken yeni bir yöntem denemeye karar verdi. İlk önce kavrulmuş kahve çekirdeklerini havan ile döverek toz haline getirdiler. Toz haline gelen kahve özel bir kapta kaynatıldı. Bu kap günümzde bildiğimiz “cezve” dir.

Saray erkanı tarafından çok beğenilen kahve, saray mutfağının vazgeçilmezleri arasına girdi.

Zamanla önce Saray, sonra diğer devlet kurumları “kahveci usta” adlı özel kahve pişiricilerini işe almaya başladılar. Kahveci Ustalar davetlerinde konuklara kahve hazırlamakla yükümlüydü.

Saraya gelen misafirlere ikram edilmeye başlanan Kahve kısa bir zaman içinde Paşa’ların yalılarında ve daha sonra da Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir yanındaki halka yayıldı.

Türk kahvesi pişirmek bir meslek haline geldi

Türk Kahvesi kısa bir zaman içerisinde bir meslek dalının oluşmasını sağladı. Birçok kişi sadece bu yeni içeceğin hazırlanıp satıldığı yerler açmaya başladı. Açılan bu yerlere Kahvehane adı veriliyordu. Bazı yerler müşterilerine kahvenin yanı sıra diğer içecekleri de servis ediyorlardı.

Bu dönemde, Türk kahvesi, insanlar arasında çok değerli bir içecek haline geldi. Hatta bir kanun, kadınlara kocalarını tek bir nedenden ötürü boşamanma hakkını veriyordu. Koca karısının günlük kahve ihtiyacını sağlayamazsa, kadın kocasından boşanabiliyordu.

Türk kahvesi tarihi ve kahvehaneler

1554’te ilk kahveler İstanbul’da ortaya çıktı. Kahve içmek için ilk buluşma yerleri buralardı. Kahvehanelerde toplanan insanlar yerel haberler ya da siyaset tartışıyorlardı. Ayrıca satranç veya tavla oynuyorlardı.

Kahvehaneler iş toplantıları için de kullanılan yerlerden biri olmaya başladı.

1656 yılında Mehmed IV. tahta 7 yaşında geçtiği için Osmanlıyı idare eden Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa, kahvehanelerin kapatılması için bir kanun çıkardı. Kahve içmeyi yasakladı. Bu yasak halk üzerinde  büyük bir şaşkınlık yarattı. Yasağa karşı gelenler ve itaatsizlik edenler kırbaç ve hatta boğularak öldürülme cazalarına çarptırılıyordu. Yasağın nedeni Kahvehanelerin İmparatorluğa tehdit olarak görülmesiydi. İnsanlar buralarda toplanıyor ve siyaset tartışıyorlardı.

Kahve yasağına insanlar isyanlarla tepki gösterdi. Bu şiddetli tepkilerinden sonra yasak kaldırdı. Yasak kaldırıldı fakat kahvehanelerden ağır vergiler alınmaya başlandı.

Avrupa Türk kahvesi ile Tanıştı

1600 yılında Türk tüccarları yurtdışında kahve çekirdeği satmaya başladılar. Önce Avrupa’nın en büyük ticaret limanı olan Venedik’e, daha sonra İngiltere’ye ve yavaş yavaş diğer Avrupa ülkelerine kahve götürmeye başladılar.

Türk kahvesi ismi daha çok hazırlama yönteminden kaynaklanmaktadır. Kahvenin cezvede pişirilerek, küçük fincanlarda servis edilmesi ilk olarak Türkler tarafından Osmanlı Sarayında yapılmıştır.

1657’de IV. Sultan Mehmet Fransa’yı ziyaret etti. Kral Louis XIV’e sunulmak üzere yanında getirdiği hediyeler arasında kahve çekirdekleri vardı. Bu jest, Fransız toplumunun Türk tarzı kahveyle ilk tanışması oldu.

Türk kahvesi tarihinde bu olay, zengin Avrupa ülkelerine kahvehanelerin açılmasının ilk adımı oldu.

1683’te Avusturya savaşı sırasında Türk birlikleri Avusturya’dan ayrılırken geride bir miktar kahve çekirdeği bıraktı. Savaşta askerler için kahvenin ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı olduğunu göstermektedir. Avusturyalılar’ın kahve ile tanışmaları bu zamana denk gelmektedir. Kahveyi yeni bir karışımla geliştirdiler.

1850 yılına gelindiğinde kahve en değerli şeylerden biri haline geldi. Birçok 18. yüzyıl belgesinde, Avrupa’da buğday gibi kahve ticareti yapan birçok Türk tüccar olduğunu göstermektedir.

Türk kahvesinde eşlik eden Türk lokumu

Geleneksel olarak insanlar kahveyi şekersiz içiyordu. Şekersiz kahve, o zamanlarda “Türk Usulü” ve “Erkek Adam Kahvesi” gibi anlamlı isimlere sahipti.

Şeker Avrupa’ya 16. yüzyılda geldi. İlk Türk lokumu 1776’da Bekir Efendi tarafından icat edilmiştir. Türk Lokumunun icadından sonra kahvenin acı tadını bastırmak için kahvenin yanında Lokum sunulmaya başlandı.

Türk Lokumu en az Türk Kahvesi kadar Türk kültürünün en güzel örneklerinden biridir. Bugün, Türk kahvesi ile birlikte tüm Dünya’da bilinen önemli bir ihracat malıdır.

İçeceklerde şeker kullanımı bir trend haline geldiğinde, Türk kahvesi yapılırken cezveye tercihe göre şeker katılmaya başlandı. Günümüzde Türk Kahvesi, evde misafirlere veya kahvehanelerde müşterilere ne kadar şeker tercih edip, etmedikleri sorularak hazırlanmaktadır.

Ayrıca Türk Kahvesi’nin falı ve 40 yıl hatırı vardır. 

Kahve ile ilgili bağımlılık yapan 45 ilginç gerçek bilgi

Paylaşın Bilgi Çoğalsın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir