Kömürü kim buldu

Kömür, kömürü kim buldu;

Kömür kalorifer veya soba ile evlerin ısıtılmasında, sanayide yüksek sıcaklıklar gereken işlerde kömür kazanlarında, tarımda ise seraların ısıtılmasında kullanılmaktadır. Özellikler doğalgaz, gazyağı, benzin ve mazot gibi diğer yakıtların yaygın olmadığı dönemlerde insan hayatının önemli bir parçasıydı. Özellikle sanayi devriminden sonra trenler ve gemilerde buhar motoru kazanındaki suyun ısıtılmasında, konutların ısınmasında ve hatta kömürlü lambalarda aydınlatma için kömür kullanılmaktaydı.

Kömüre alternatif yakıt türlerinin yaygınlaşması ile artık daha az tercih edilen kömür, günümüzde halen elektrik santrallerinde, sanayide ve ısınmada kullanılmaya devam etmektedir.

Kömürden elde edilen türevler araba motorlarında kullanılan grafit, bazı ilaçların içindeki hammaddeler ve tarımda kullanılan suni gübrelerin içinde yer almaktadır.

Kömürü kim bulmuştur

Kömürü ilk kimin bulduğu tam olarak bilinmiyor fakat uygarlığın ilk dönemlerinde, dünyanın çeşitli yerlerinde yüzeye çıkmış kömür alanları bulunmaktaydı. Buralarda yaşayan insanlar, zamanla bu taşların yandığını öğrenerek onu kullanmaya başlamışlardı.

Bilinen ve kömürü ilk kullanan uygarlığın Çinliler olduğu söyleniyor. Bundan yaklaşık 3000 yıl kadar önce demir, bakır gibi madenleri şekillendirmek için yüksek derecede ısı veren kömürden yararlandılar. Marko Polo, seyahatlerinde Çin’de insanların madenlerden çıkardıkları siyah renkte taşları yaktıklarından ve bunlarla banyolarındaki suyu ısıtarak yıkandıklarından bahsetmiştir.

Antik Yunan demircileri de demiri ısıtacak ve yumuşatacak kadar sıcaklık için kömürden yararlanıyorlardı.

13. yy başlarında İngilizler kömürden en çok faydalanan Avrupa ülkesi durumundaydı. İngiltere’nin Kuzeyinde yer alan, Tyne ırmağı çevresinde toprak üzerine kadar çıkmış geniş bir kömür madeni bulunmaktaydı. Buradan elde ettikleri kömürü kullanıyorlar ve hatta New Castle limanından gemilerle Fransa’ya satıyorlardı. Bu bölgede çıkan kömüre deniz kömürü adı verilmişti. Londra’da, çok duman çıkarmasına ve koku yaymasına rağmen evler kömürle ısıtılıyordu.

1666 yılında meydana gelen büyük Londra’da yangınında bir çok ev, dükkân ve kilise yandı. Kentin yeniden inşaa edilmesine kaynak bulunması için hükümet, İngiltere dışına gönderilen kömüre fazladan vergi koydu. Bu vergilerden sağlanan para ile şehrin yanan ve yıkılan yapıları yeniden inşaa edildi. O zamanlarda kömür sadece yüzeyden toplanıyordu. Toprak altından kömür çıkarmak yani kömür madenciliği diye birşey yoktu ve İngiltere toprakları altında yatan zengin kömür yataklarından kimsenin haberi yoktu.

Kömürün yanmasıyla ortaya çıkan duman ve zehirli gaz, işlerinde kömür kullanan tuğla yapımcılarını, demircileri ve camcıları hasta ediyordu. Bu hastalıklardan korunmak için dumanı dışarı çekip atan bacalı fırınlar yapıldı.

İngilizler büyük ölçekte kömür çıkarmaya ancak 1700’lerde başladılar. 1735’de Abraham Darby kömürün fırında pişirilmesiyle, demir cevherinin eritilmesi sayesinde çelik elde edilmesinde kullanılabilen bir madde olan kok (charcoal) kömürünü keşfetti. Kok kömürüne kadar çelik imalatçıları,  odun kömürü kullanıyorlardı. Kok kömürünün bulunuşu, İngiltere’de odun kömürü elde etmek için ağaçların kesilmesinin önüne geçti.

Abraham Darby’nin buluşundan yaklaşık 30 yıl sonra, İskoçyalı James Watt, modern buharl makinesini geliştirdi. Sanayi buhar makinesinin icadı ile  artık insan, hayvan, su veya rüzgâr gücüne bağımlı olmayan bir makineye sahipti. Buhar makinesinin icadından sonra kömüre olan talep arttı. Artan kömür talebi nedeniyle kömürün kazılarak yer altından çıkartılmasına başlandı.

Yeraltında bulunan kömürü çıkarmak için bir çok kişi girişimde bulundu. Ancak kazılan tünelleri su basınca tünellerde boğularak ölen insanlar oldu. Yine buhar makinesi ile çalışan ve madenlerdeki suyu dışarı atmayı sağlayan pompalar icat edildi. Pompalar sayesinde, işçiler çalışırken maden ocaklarında su basmalarının önüne geçildi.

Watt’ın buhar motoru sayesinde modern kömür sanayisi başlamış oldu. 1854 yılında İngiltere’nin bir yılda çıkardığı kömür 65 milyon tona ulaşmıştı bile.

Amerika kıtasında kömür sanayii, İngiltereye oranla çok daha yavaş ilerliyordu. Amerika’da kurulan ilk fabrikaların büyük bölümü, su ve ormanların yoğun olduğu New England eyaletinde kurulmuştu.  Amerika’nın keşfinden önce yerlilerin çanak çömleklerini pişirmek için kömürü kullandıları bilinmektedir. Amerika kıtasının keşfinden sonra buraya gelenler, ırmak kıyılarında siyah taşlar görmüşler fakat bir yakıt olduğunun farkına varamamışlardır. Gördükleri siyah taşları yeni dünya‘nın bir güzelliği olarak değerlendirmişlerdir.

Amerikaya gerçekleşen göçlerden sonra insanlar kıtanın birçok bölgesine yayıldılar. Tarımla uğraşan çiftçilerin bazıların arazilerinde bulunan kömürü ısınmada kullanmaya başladılar. İhtiyaç fazlası kömürü komşularına ve demircilere satmaya başladılar.

Bu küçük ticari faaliyetler gün geçtikçe büyümeye başladı. 1750 yılında Virginia’daki Richmond yakınlarında ilk büyük ticari kömür madeni açıldı. Kömür hemen yüzeyden çıkartılıyor ve yakınındaki cephane yapan bir fabrikaya gönderiliyordu. O yıllarda Amerika’da ormanlar hala çok olmasından dolayı yüz yıl kadar Amerikalılar kömüre büyük ölçüde ihtiyaç duymadılar.

1800’lerin ortalarına doğru, sanayileşme ve özellikle demiryolu giderek önem kazanmıştı. Vagonları çeken lokomotifleri çalıştırabilmek için kömüre olan ihtiyaç artmıştı. Demiryolu ağı ülkeyi sarmaya başladıkça kömürü başka yerlere taşıma imkanları da arttı. 1900 yılında, yalnızca demiryolları için tüketilen kömür miktarı yılda yaklaşık 75 milyon tona erişti. Evlerde ocak ve şöminelerde de kömür kullanılıyordu.

İlk zamanlar çiftçilerden ve tüccarlardan oluşan ABD, demiryolları, demir çelik fabrikaları ve diğer fabrikaların artmaya başlamasıyla artık bir sanayi ülkesi oldu.

Türkiyede İlk Kömürü Kim Buldu

Türkiye’de ilk kömür yatağı, 1829 yılında Sultan II Mahmud zamanında Uzun Mehmet adlı bir Türk denizci asker tarafından bulunmuştur. Bu kömür yatağı Karadeniz kıyısında, Ereğli’den İnebolu’ya kadar uzanan 180 km. uzunluğunda, 50 km. genişliğinde bir alanı kaplamaktadır. Buradan çıkartılan ilk kömürler donanmanın ihtiyaçları için kullanılmıştır.

1893 yılından sonra yeni kömür ocaklarının açılmasıyla üretim çoğalmıştır. Osmanlı devleti kömür madenlerini verimli bir şekilde kullanamamıştır.

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra 1926 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanun, madenlerin işletilmesi konusunda değişiklikler ve yenilikler getirmiştir. 1935 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nün kurulmasından sonra madencilikte ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. 1961 Anayasası, madenlerin işletilmesi hakkını belirli şartlar altında özel girişimcilere ve yabancı sermayeye tanıma hükümleri taşımaktadır. Bu bağlamda Maden kömürü ocakları hem özel kuruluşlar hem de devlet tarafından işletilmektedir. Özellikle son yıllarda yapılan özelleştirmelerle Devlet kömür madeni işletmeciliğinden tamamen çıkmıştır.

Paylaşın Bilgi Çoğalsın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir