Güneş sistemimizde çıplak gözle görülebilen beş gezegen bulunmatadır. Bu beş gezegen Jüpiter, Venüs, Mars, Merkür ve Satürn’dür. Satürn gezegeni herhangi bir alet kullanılmadan, gözle görülebildiği için çok eski zamanlardan beri gökbilimi ile uğraşan bilim adamları tarafından biliniyor ve inceleniyordu.
1781 yılında Uranüs keşfedildi. Uranüs’ün keşfine kadar, Satürn’ün gezegenler sisteminin en dışında yer alan gezegen olduğu kabul ediliyordu.
Jüpiter’den çok daha az parlak olan Satürn, güneş çevresinde bir dönüşü 29,5 yılda tamamlayarak, tutulum boyunca uzun yolunu yavaş yavaş aşar. Güneşten ortalama uzaklığı, Jüpiter’inkinin hemen hemen iki katıdır: Yaklaşık 1 milyar 418 milyon km.
Satürn’ün çapı, gözlemcinin gezegene olan uzaklığına göre, 14-20 saniye arasında değişir. Satürn, Jüpiter kadar büyük olduğu halde, gözlem uzaklığı çok fazla olduğu için Mars kadar bile büyük görünmez. Bununla birlikte, halkalarının çapı kendisininkinden çok daha büyük olduğu için, teleskopla kolayca gözlenebilir.
1610 yılında Galileo Galilei, teleskobunu Satürn’ün üstüne odaklaştırdı ve bu gezegenin son derece tuhaf bir görünüşü olduğunu buldu. İlkel araçları ona yalnızca, iki yanında gök cisimlerine benzer iki şey bulunan küresel bir gezegenin belirsiz görüntüsünü veriyorlardı. Bu görünüş, aklının karışmasına yol açtı. Satürn’ün Jüpiter gibi iki uydusu varsa, bunlar neden gezegenin kendi büyüklüğüne oranla böylesine iriydiler? Ve neden onun çevresinde dönmüyorlardı? Birkaç yıl sonra Satürn’ü gözlemlerken gezegeni gördüğünde Galilei’nin kafası daha karıştı.
Galilei’nin soruları birkaç yıl sonra yanıtlandı. 1655’te HollandalI gökbilimci Christiaan Huygens, Galilei’nin kullandığından çok daha güçlü bir araçla Satürn’ü gözlemlerken gezegenin çevresinde son derece büyük bir halka gördü. 1675’te İtalyan gökbilimci G. D. Cassini, büyütme gücü 1 olan daha da güçlü bir araç kullanarak, bu halkanın koyu bir çizgiyle birbirinden ayrılan iki parçadan oluştuğunu farketti (buna Cassini ayrımı adı verildi). Daha sonra, daha güçlü teleskopların bulunmasıyla, Satürn’ün üç halkası olduğu anlaşıldı.
Halkalar, gezegeni ekvatorundan çevreleyerek Satürn’ün elips biçimini gizlerler. Satürn’ün diski, kutuplarda Jüpiter’in olduğundan çok daha basıktır hattâ gezegenler sisteminin en basık olanıdır. Ekvatorunun çapı 121 000 km kadarken, kutup çapı 108 000 km’dir. Bu gezegenin ortalama çapının yüzde 10’unu rahatlıkla aşan bir farktır. Ancak, gezegene teleskopla bakarken, bu basıklığı görmek kolay değildir; çünkü, Satürn’ün halkaları, geniş olan çapa paraleldirler ve gezegenin olduğundan daha uzun izlenimini vermesini sağlayacak bir göz aldatmacasına yol açacak bir konumdadırlar.